Yakın siyasi tarihte politikanın bu kadar çirkef yöntemle yürütüldüğü görülmemiştir. Seçim sisteminin de etkisiyle blok oluşturan siyasi yığınlar ittifak arayışlarını sürdürürken veryansın söylemlerin ucunun nereye uzandığı hesap edilmemektedir. Dünkü dostlarla bugün düşman; bugünkü düşmanlarla da yarınlarda dost olunabilecek atmosfer yaratılmaktadır. “Düşmanımın düşmanı dostumdur” kavramı gerçeklik kazanmaktadır. Devlet adamlılığı vasfı yıpratılmakta, güven kavramı politik iklimde eritilmektedir. Çapraşan manevralar anlamsızdır…

Ankara kriterlerinin dikiş tutmadığı ortadadır. Aklî bilgiye karşı naklî söylemler halkı kutuplaştırılmakta, kitleler arasındaki vadiyi derinleştirmektedir. Gömlek değiştirme modası yaygındır. Her gömlek değişimi milli bağları yok etmektedir. Taşra seçmenini; “Kime güveneyim ki..” endişe ve  telaşı sarmış; politika dik duruş performansını kaybetmiştir…

Bilinmektedir ki “anayasa” devletlerin dik duruşunu ve sağlamlığını ifade etmektedir. Türk devlet geleneğinde sık sık anayasa değişikliğine rastlanmaz. Devlet-i ebedi müddet ülkü ve ilkesine göre dizaynlı, ülke bütünlüğünün garantörü, toplumsal barışın sigortasıdır. Politik hesaplara malzeme üretmez. Yıllardır dış güçler illegal soldan devletin yapısı; illegal sağdan ise rejime yönelik saldırmakta milli ülküleri tahrip etmektedir. Türk ülküsü söz konusu iki taraflı ideolojik saldırıların hedef tahtasında “hukuk ile guguk” arasına sıkıştırılmaktadır…

Türkiye Cumhuriyeti devletinin dili Türkçedir. Dil birliği milletleşmenin en önemli vasıflarının başında gelir. Dil birliğini sağlamanın yolu milli bir eğitim müfredatıdır. Kadınları cahil bırakan, kızların okumasını arzu etmeyen zihniyetin tek derdi ülkede dil birliğinin yolunu kesmektir. Çünkü dil anadan öğrenilir. Devletinin dilini öğrenemeyen anaların evlatlarına da öğretmesi mümkün değildir. Türkçenin sırlarını her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğrenmelidir…

Politikanın tatsız söylemleri Cumhur ve Millet ittifakı dışındakilere gelişme ortamı, yeni zemin hazırlamakta; pazarlık güçlerini arttırmaktadır. Yüzde elli(%50+1) seçim barajı ve ikinci tur tartışması zayıf partilere güç enjekte ederken, emellerine dair pazarlık payını güçlendirmekte; halkı da rahatsız etmektedir. Barış ve huzur içinde, birlikte yaşama iradesine sahip vatandaşlar partilerin tuzağıyla tartışma, atışma, çatışma ortamlarına sürüklenmektedir...

Partilerin içinde yuvalanmış aykırı ve gereksiz seslerin tartmadan fırlattıkları hizip kavramlar parti ve ittifakların huzurunu kaçırtmaktadır. Üretim ekonomisi ve verime yönelik umut yüklemeyen politikanın milli ve manevi değer cambazlığı uzadıkça sıkıcı olmaktadır. Sahne, söylem, ekran ve gazetelerin ilintili, vıttır vızık politikaları inandırıcılıktan uzaktır!..