Fikir sistemleri ve düşünce akımları Türk Milli Ülküsünün tahribi için yüz yılardır çaba sarf etmektedir. Buna rağmen dış güçler büyük imparatorlukları yıksalar da Türk tarihinin akışıyla Türk Devletinin teklik ve bütünlüğünü sekteye uğratamamışlardır. Batı’da gelişen bilim ve düşünce hareketleri gençliği geçici süreli ideolojik kamplaştırmayla ülkeyi anarşik olaylar ve terörist eylemlere sürükleyebilmiştir. İktisadi veriler; yüksek enflasyon önemli aktörlerdendir…

Düşünce akımları bilimsel seviyede en büyük kapsamını idealizm – materyalizm kalıbıyla sağcılık–solculuk yönlendirmesinde başarılıdır. Siyaset düzeyinde tartışılan fikir akımları politika seviyesinde demokratikleşme evrimciliği üzerinden beyinleri lime lime ayrıştırmıştır. Hedefine sürekli parçalanması güç olan birleşme ve uzlaşı kültürüne dayalı Milli Türk Ülküsünü almıştır. Tarihin savaş cephelerinde yenemediği bileği Türk milletinin inanç ve fikir dünyasına karşı bitmez tükenmez saldırıyla yıkma, yıldırma ve yıktırma arzusu taşımaktadır. Büyük Türk milleti ruhen ve bedenen sürdürülebilir tehdit ve demografik saldırı altındadır.

Türk dünyasının paramparça edilmesinin ardından elde kalan tek vatan Türkiye üzerinde fırtınalar kopartıp, Türk gençliğini çarpıştırmayı meşru zemine yerleştirmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu itibari ile Sultan Vahdeddin – Gazi Mustafa Kemal Atatürk; Saltanat – Cumhuriyet; Şeriat-Laiklik vs. kutuplaştırma, kamplaştırma hareketleri başlatılmıştır. Din eksenindeki yapılanmaları sağcılık, Hıristiyanlık, kilise kültürü üzerinden ümmetçilik ideolojisine yönlendirilirken dindar gençlik diye cihadist, savaşçı, dinci militan yetiştirme yolu tercih edilmiştir. Kendi politikasından olmayanı karşıt ideoloji içinde düşman gören düşünce içeriğinde sağ ve sol kamplar inşa edilmiş, derin fay hatlarıyla halk ayrıştırılmıştır…

Geçmişte Türk solu Marksist-Leninist çizgide ağırlıklı mücadeleye katılmıştır. 1990’lı yıllarda Sovyetler Birliği’nin dağılması ve demir perde ülkelerinin dünyaya açılımıyla sosyalizm ideolojisinin fikir ve güç kaynağı çökmüştür. Türk solu yeni arayışlarla öze dönme telaş, gayret ve çaba içindedir. Türk sağcılığı da Türk’ü ümmetten saymayan siyasal islâm tuzağıyla iktidar mücadelesinde yükseldiği noktadan içine düştüğü iktisadi ve ticari yapısının arzu edileni vermemesi ve söylemleriyle gerçeklerin bağdaşmadığı noktada iflas etmiş, çökmüştür. Cihadist hareketin vizyonunda, “Arap Baharı Rüzgarı” gibi içerikle İslam ülkelerini yakıp yıkmak vardır…

Sol, sosyalist ideallerin de; sağ, din eksenli siyasal İslam ideolojisinin de çöküşü sağcılık ve solculuğun idare, iktisat, bilim, ilim seviyesinde devlet ülke siyasetinde toplumsal arzuya cevap veremediği görülmektedir. Çünkü dünyaya tek gözle; “biri sağ, diğeri sol” gözüyle bakmakta ve her şeyin yarısını görüp algılayabilmektedir. Siyasal İslâm diye açıklanan ümmetçilik politikası Müslümanları rencide etmekte, ilmi İslam’a en büyük zararı vermekte; politik çıkarlar için milli ve dini değerleri tahrip etmektedir. Anlaşılmaz ama Türk Ülküsüne kinlidirler…