Tarihi bir günde gelen tarihi zam yükü gündemi sarstı, cepleri yaktı, kamu çalışanları ve emeklilerine yapılan maaş artışları hesaplara girmeden geri alındı. Yapılan fahiş fiyat artışı nedenlerinin deprem ve yüksek enflasyona bağlanması da inandırıcı gelmedi. Zammın 15 Temmuz gecesi okunan salanın ardından gelmesi karşı darbe gibi algılanmasına neden oldu. Siyaset kurumları zamları kendilerine göre yorumladı. Şartlar elbette zamları zorunlu kılmıştır ama bu şartların oluşumunu irdelemek gerekir…

İktisadi doktrinler tarihi açısından değerlendirilecek olursa yönetimin iktisat ve idare bilimiyle ilgili yöntemini irdelemek gerekmektedir. itibardan tasarruf yapılamayacağı öğrenilmişti ama, zam furyası mekanizmasının demokrasi Bayramı gecesi cepleri yakabileceği hiç hesap edilmemişti. iktisat bilimi açısından yönetim biçimleri üç ana kavramda odaklanmaktadır: Devlet mi? Millet mi? Hem devlet, hem de millet birlikte mi zengin olmalıdır? Bu sorular hangi yönetim sistemi ve iktisadi yapıyı işaret etmektedir? Siyasetin ve yönetime talip olacakların bilmesi gerekmektedir. Cumhuriyetin tercihi karma ekonomiden yana kullanılmıştır. Yeni düzende ilmîden çok milli ve dini karakterler piyasaya yön veriyor…

Ancak aktif politik hiç bir serüven bilime dayanmamaktadır. Halkın saf, durgun, tertemiz duygularının sömürüsüne dayalı politika darbeler sürüsü ve zam yağmuruyla hakikaten unutulması güç düğümlerle dolu, yüksek enflasyona rıza gösterilecek ekonomik tablo vatandaşın sırtına yüklemiştir. İslam iktisat sistemi çökertilmiştir. Akıl ve bilim dışı politik tavırların zikzak ve u dönüşleri piyasa güvenini sarsmıştır...

Devlet sektörünü tamamen özelleştirme yöntemiyle zengin azınlığın yaratıldığı sistemlerde azınlık zenginler hükümette söz sahibi olacağından iktidara istediklerini yaptırabilmektedir. Böyle sistemlerde Özel sektör halkın emeğini sömürebilmekte, kapitalizm git gide vahşileşmektedir. Sermaye bazen acımasızdır. Fakat aktif sistemin içinde sermaye sahipleri de bayağı dara düşmüş gözükmektedirler…

Özel sektörü tamamen devleşince vatandaşını istediği şekilde sömürüye tabi tutmasının önünde engel kalmamaktadır. Diktatörlüğe eğilimli sistemler de sade ve güçlü devlet tasavvuruyla yaşamaktadır. Her iki rejimde de halk fakir ve yoksulluğa talim eder. Özel sektörü güçlü, zayıf devlet sistemiyle; özel sektörün devletleştiği, güçlü devlet sistemi halkının sömürüsü üzerine kurgulanmışlardır. Her iki sistemde de sömürgecilik üzerine kurguludur. Denenmiş yöntemlerin tekrarına gerek olmamalı, yenilenmelidir…

Zengin Özel sektör ağırlığı kapitalist; zengin devlet sektörü ağırlığı taşıyan sistem de komünist rejimleri hatırlatmaktadır. Söz konusu her iki rejimde de halk sömürünün aracıdır, zenginleşme imkânı yoktur. Milli doktrin "9 Işık" reaksiyon iki sömürü düzenine karşın üçüncü yol olarak Türk Ülküsü ışığında Özel sektöre ve devlet sektörüne ilave millet sektörünü, yani karma ekonomi düzenini tercih etmektedir. İzmir iktisat kongresinin özetinde de karma ekonomi düzeninin tercih edildiği bilinmektedir. Özel ve devlet sektörü beraberinde halkını da zenginleştirememiş milletlerin gelişmiş, kalkınmış ve zenginliğinden bahsetmek abestir. Her nedense sağ politika milliyetten, sol politika da dini verilerden müzdariptir…

Karşıt görüş, reaksiyon siyasetin, sağ ve sol siyasetin güç ve kuvvet maratonlarına karşın “devlet sektörü, özel sektör, millet sektörü” kavramlarında yeniden siyasi ve politik yapılanma ile devleti ve milletiyle bütünleşen üçüncü yol siyaseti, bilimin önü açılmalıdır. Herkes ülkedeki gelişim ve değişimden istifade etmeli, adaletli dağılımla halk nimet ve külfete eşit oranda ortak olmalıdır. Aksi takdirde itibar sahipleri nimetin üstüne oturup tasarrufu halkın sırtına yüklemekten utanıp, sıkılmayacak, milli ve dini dengeler korunamayacak, iktisadi sahada da olsa milli ve dini sömürü sürecektir. Türkiye ve Türk dünyasını şaha kaldıracak kaynak Türk Ülküsüne dayalı 9 ışık sistemindedir. Türkiye özünde istikrarı yakalamak için Türk Dünyasıyla güç birliğiyle küresel atmosferde yerini en iyi seviyeye çıkartabilecektir.

Politikacıların kısa süreli vaatleriyle ülke iyi yönetilemez, enflasyon ve zam yağmuru dinmez, istenen iktisadi kalkınmışlık sağlanamaz. Sağlanır gibi görünse de adaletle yürümez. Üretime yönlendirmeden, üretim ekonomisine katma değer sağlamadan, sosyal yardım desteğiyle artan tüketici kitleyle yaratılan tüketim ekonomisi iktisat verileriyle zamlar yağmaya, enflasyon yükselmeye devam eder...