Hiçbir zaman sağcı, solcu, hiçbir zaman da dinci olmadık. Hiçbir zaman sağcılara, solculara, hiçbir zaman da dincilere kızmadık, öfkelenmedik, saldırmadık. Sağcılığı ve dinciliği liberalizmin felsefi anlayışı, idealizmin ruhçu kavrayışı düzeyinde; solculuğu da sosyalizmin komünist devlet yapılanması yönünde materyalist anlayışın içinde; Türk ülküsünün tek Tanrı anlayışı ve yaratılış felsefesiyle uyuşmadığını ortaya sürerek ayrıştırıcı akımlara karşı bireyleri uyarmaya özen gösterdik. Madde ruh tartışmasını bitiren ilahiyat ve Türk Tasavvuf geleneğinde Türk insanı ve insanlığın huzura erişeceğine inandık, inandırmaya çalıştık. Aktif politika Türk Ülkücüleri dâhil Türk Milletini lime lime parçalamış, parti parti darmadağın etmiş, karpuz gibi ikiye yarmıştır…

Bilim ve felsefe dünyası ürettiği fikir, geliştirdiği düşünce akımlarıyla insanlığı etkilemişlerdir. Her akım insanların ruhunda beslediği, zihninde geliştirdiği düzeyde yer bulmuş, gruplaşma ve farklılaşmanın yolunu açmıştır. İnsanlığın değişim aşamalarında bilimciler bulundukları coğrafya, iklim, doğal yaşam düzeyinde sosyal gelişim alanlarında çalışmışlardır. Dünyanın her yerinde yükselen bireysel seslere mutlak varlık vahiy yolu ve peygamberler vasıtasıyla varlığını tanıttırmıştır. Dinler tarihi bütünlüğünü daima muhafaza etmiştir. Ruhsuz beden cesettir!..

Türk ülküsünün hiçbir aşamasında putperestlik görülmemektedir. Diğer kültürlerden Türk Ülküsünü ayırt eden en önemli faktör de budur. “Türklük beden, din tercihtir” fikriyatı “insanların aynı anadan babadan yaratıldı, sonra kabile kabile, millet millet ayrıştırıldı” mealine uygundur. Türk milli kültürünün hiçbir aşamasında ilahi emirler bütünü de denen din anlayışı ve inanç özgürlüğü kavramına aykırı direniş ve gerekçe görülmemektedir…

Hedef; Türk ülküsünde daima birlik, bütünlük, hak, hukuk, adalet, fazilet, cesaret ve sadakat ilkeleri doğrultusunda kucaklaşmayı sağlamak, kalkınmayı gaye edinmektir. Turan ülküsü ise; Nizam-ı Alem ülküsüne uzanan yolculukta milli birlik, dini dayanışma ve modern medeniyetle kaynaşma aracı olarak ortaya konan büyüme felsefesini ifade etmektedir. Büyümek istemeyen beyinle küçülmeye mahkûmdur. Türk ülküsünün vizyonundaki insan ve sevgi dağarcığını içine sindiremeyen Türk Düşmanları ve işbirlikçileri tarihin her dönemecinde Türk Dünyasındaki büyük idealleri yıkmayı “sağ, sol, din” ekseninde kutuplaştırmayı başarmışlardır. İnsanlığın sömürü düzenleri ve bölücü zihinlere karşı uyanışa ihtiyacı her geçen gün artmaktadır…

Sonuç olarak doğanın her ortamında doğru az, doğru yollar ise tek varlığa uzanmaktadır. Ülke ve milletin geleceği için Türk Milli ülküsü sağın da, solun da, din istismarcılarının da sorunlarını çözmeye insanoğlunu adam gibi adam yapmaya muktedirdir. Yüce Mevlâ’mın “oku!..” emri ile gösterdiği yolda, ilim irfanla, hak hukuk adalet ülküsüyle gayeye ulaşmak mümkündür. Görülmektedir ki parti parti ayrıştırılmış, sağcılık, solculuk, dincilik kavramları toplumu milli bütünlüğe götürmüyor. Türk ülküsü aksiyondur. Reaksiyon, karşıt görüş düşüncesi değildir!..