Siyaset atmosferine seçimlerin izi düşerken seçmen ve siyaset kurumlarının heyecanını kursaklarında bırakan 6 Şubat 2023 deprem faciası toplumu skandal kaosa sürüklemiş, her şeyi alt-üst etmiş, iyileşmesi güç yaralar açmıştır. Milyonlar yerin dibine gömülmüş, yıkıntıların altında yalnızlığa, kimsesizliğe mahkûm olmuştur. Çok az sayıda şanslı kurtarılabilmişse de çoğunluğun sesine dahi ulaşmak mümkün olamamıştır. Uzmanların gayretleri, teknolojinin imkânları sınırlı sayıdaki depremzedelere yardım elini yetiştirebilmiştir. Depremin kapsadığı coğrafi alanın yaygınlığına ekip yetiştirmek tabii ki kolay değildir. Çaresizlik diz boyudur. Yurtiçi ve yurtdışından yardımseverlerin koşuşması büyük umutlar yaratırken yıkıntıların çokluğu ve yüksek binaların toz-duman çöküntüleri vahameti arttırmış, çalışmayı zorlaştırmıştır…

Bilimden uzak topluluklar geçmişten ders çıkartamazlar. Gölcük depreminin siyasal atmosferde etkisiz kaldığı açıktır. Eskiden kamu binalarının yapısı köy ustalarının yaptığı binalara göre daha çabuk eskir, kolay yıkılırdı. Halk arasında yıkılan binalara “müteahhit işi” dense de bilinçaltı “”devlet işi” diye tanımlanırdı. Günümüz ise bilimden uzak, güvensiz her işe “politika” denmektedir. Müteahhit ile politika özdeşleşince işin vahameti anlaşılmaz noktalara kayıyor. Yıkılan binada birkaç sorumlu bulmak mümkündür. İmar affı ve yerle yeknesan olan şehirlerin yıkımında sorumlu aramak beyhudedir. Yapıların 1999 öncesi ve sonrası şeklindeki tanımlama Fenni mesuliyetin yapı denetim firmalarına yüklendiği süreci ifade etmektedir. Bundan böyle yapı denetim firmaları daha büyük sorumluluk üstlenmek durumundadır. Her şeyin para olmadığı, paranın “iyi bir dost; kötü bir düşman” olduğu unutulmamalıdır…

Makam, mevki, kurum ve kuruluşları işgal eden şahsiyetlerin adalette “hukuk ve guguk” dengelemesi, idealleri yozlaştırır. Her işin başı insandır, ama insan; “ilim, irfanla, eğitimiyle” sorumluluk duygusuyla insan olur. Depremin ağırlığını en çok hisseden bilim insanıdır.  Politik atmosfer rey hesabını maalesef aşamamaktadır. “Rüşvet, bağış, tadilat “ işi bitiren verilerdir…

Kısa süre sonunda her şey arşivlerde toz toprak altında kalacaktır.  Geçmişin sesi kısılsa da geleceğin sesi önemlidir. Sesler duyulmalı, çığlıklar dinlenmelidir. Unutmak yok etmektir. Bilim dünyasına büyük görev düşmektedir. Yasa yapma yetkisini elinde bulunduran siyaset sahnelerinden eğitim kurtulmalarına, gençlikten yaşlılara doğal afetlerin nezdinde afetlerdeki yıkıntı, çöküntü, yara, ölü sayısının çokluğu beklenmeyen afetlerin neticesine ışık tutmalıdır…

Deprem hasarından şehir imar plancısından mimarına, inşaat mühendisinden müteahhidine, mevzuatlardan af yasalarına kadar binlerce sorumlu vardır. Ben, bu filmi daha önce gördüm. Henüz tuğlaları örülürken nedensiz yıkılan ve 4 kişiye mezar olan binayı unutamıyorum.  Gölcük depreminin politikaya ders vermediği açıktır. Yürekler yandı, aileler yıkıldı, sülaleler yok oldu, şehirler çöktü. Her yer, yerle yeksan oldu. Geçmiş olsun Türkiye!..