Tarihin derinliklerine inildiğinde okunabilen süreç düşünürlerin fikirleri, sanatçıların icatları üzerinden medeniyetler düzeyin ele alınmaktadır. Kelimelerin şekillerle ifadeleri farklı süreçlerde, başka bölgelerde, değişik işaret ve yazı türlerinin üretilmesine ve medeniyetlerin temelinin oluşmasına imkân sağlamaktadır. Düşünen insanların arayış ve gayretleri yaratılışın kaynağına yönelmiştir. Yaratılış felsefesi nihayetinde dinler tarihi ile kaynaşarak yaratan hakkında insanların doğru bilgiye ulaşması için bilimsel gelişmelerin önünü açmıştır…

Sürecin çağlara sürüklenmesiyle ilkellikten uzaklaşan, milletleşme ve devletleşmede yol alan kitlelerin elbette ki düşünce ve fikir atmosferinden etkilenmişlerdir. Toprağa gömülen tek çekirdek bulunduğu yerden çıkabilmek için ilkin fitireklenmekte ve dışarıya çıkmanın gayreti ile büyüme hedefini ortaya koyup taşı, toprağı yararak gün yüzünde yükselme iradesine kavuşmaktadır. Toprağa konan çekirdeğin türüne göre şekillenmekte, ağaç olmakta, meyve vermekte, dalından, budağından, gölgesinden tüm yaratılan istifade etmektedir. İnsanoğlunun yaratılışı gibi canlıların da yaratanı mevcuttur…

Yaratan; değişik lisanlarda farklı kelimeler ile ifade edilse de dinler tarihi “ALLAH” kelimesinde birlik oluşmasını öngörmektedir. O’nun bir şekilde tarifi mümkün değildir. Varlığın nedeni olarak tanımlanmaktadır. Peygamberler vasıtasıyla varoluş hakkında yaratılanlar bilgilendirilmekte, ahirete yönlendirmektedir. Düşünürlerin birçoğu doğanın yapısından etkilenerek varoluşu farklı şekillerde yorumlamışlardır. Ancak Mutlak varlığa inananlara rağmen inanmayanlar da özlerini araştırmanın içinde bularak etki sahalarında fikir yürütmüşlerdir. Yani yanlışlar ortaya konulmuştur ki doğruyu benimsemek mümkün olsun…

Söz konusu gayret ve araştırmalar gelişen medeniyet süreçleriyle toplumsal yapılanmalara şekil vermiş, bireyden aşirete, devlet ve demokrasiye uzanan yılların birikimi bu günlere akıp gelmiştir. Aktif yaşam sürecinde yapılan sohbetlerde mutlaka düşünürlerin izlerine rastlanmaktadır. Menkıbe ve kerametler ulaşılan noktada teknolojinin ulaştığı noktaları geçmişten geleceğe öncüsü durumundadır…

Geçmişte yıllara sığdırılamayan olayların günümüzde aylara, günlere, saatlere sığdırıldığını ve hatta saniyelerin bazılarına bol bile geldiğini internet, telefon ve tablet kullanımlarında görülmektedir. Teknolojinin icadı düşünürlerin etki sahasında düşünceleri projelendiren fikir insanlarının çabalarına bağlıdır. Bazı düşünürler, her ne kadar ilahiyata karşı olsalar da mutlak varlığı araştırmaktan geri kalamamışlardır. Yaratanın yarattığından memnuniyet safhalarını dinler tarihi ortaya koymaktadır. Bu karanlık bölge ise öteki dünya sırrında gizlidir. Düşünce akımlarının etkileri söz konusu aktiviteleri zaman zaman ortaya sürmekte ve araştırıcılara heyecan katmaktadır. Fikir akımları bazen coşmasa insanlık gaflet uykusundan uyanamaz…