Evet değerli dostlar konunun başlığından içeriğini anlamışsınızdır.

Bu gün 36 devrimcinin 36 aydının göz göre göre canlı yayında, hem de devletin gözü önünde diri diri, hatta tüm dünyanı gözü önünde, ağzından salya akan şeriatçı faşist sürüleri tarafından yakılışının 30. yılı.

Neden devletin ve dünyanın gözü önünde cümlelerini kullandım? Çünkü olay ani gelişen bir olay değil. Hazırlıklar bir gün önceden başlıyor. O gün sabah da faşist guruplar erken saatlerde otel çevresinde toplanmaya başlıyor. Kalabalık git gide atarak akşam saatlerine kadar devam ediyor. Devletin valisi orada, garnizon komutanı, Cumhuriyet Savcısı orada, emniyet müdürü orada. Altılı masadan iyice aşina olduğumuz Saadet Partisi Genel Başkanı ve o günün Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu orada. Hem de otelin dibinde, yangının başladığı yerde medyaya poz veriyordu. Hiç unutamıyorum. KILIÇDAROĞLU’nun yanında masanın bir köşesinde gördüğüm zaman tüylerim hep diken diken olmuştur. Haram olsun verdiğim oy.

Konumuza dönmek istiyorum:

Ankara’ya haber verildi. İç İşleri Bakanına, Başbakana, hükümet üyelerine Başbakan Yardımcısı SHP Genel Başkanı Sayın Erdal İnönü ye haber verildi.

Bırakın Ankara’yı, Türkiye’nin başka yerlerini, dünyanın bile pek çok yerinden yardıma gelinir, önlemler alınır, o insanlar kurtarılabilirdi.

Neden ağırdan alındı? Çünkü o insanlar aydındı. Çünkü o insanlar devrimciydi. Çünkü o insanlar Alevi’ydi. Başka ne olabilir?!

Devletin tutumu katliamdan sonra da sürdü. Faşist katiller devlet tarafından hep bir şekilde korundu kollandı. Bunun en son örneği içerde bu kadar hasta yaşlı varken Sivas katliamının ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü Ahmet Turan Kılıç’ı Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan özel yetkisini kullanarak affetti.

Değerli dostlar bundan 30 yıl önce daha 30’lu yaşlarımda 2 Temmuz 1993’te yüreğim nasıl yandı ise bu günde aynı şekilde yanıyor. Sanırım hiç de farımayacak.

Değerli dostlar! Bu ülkenin aydınları, devrimcileri, yurtseverleri, ilericileri, demokratları, laikleri, Alevileri; 1921 Mustafa Suphiler’den, Sabahattin Ali’lerden tutun da Deniz’lerden Mahir’lerden, Sivas’tan günümüze kadar o kadar çok bedel ödedi ki! Neredeyse boş gün yoktur diye düşünüyorum.

Ama bitirebildiler mi? Korkutabildiler mi? Asla ? Ben kendi payıma ülkemin bir dakika aydınlığı için her türlü ölüme hazırım.

KAHROLSUN FAŞİZM!

KAHROLSUN EMPERYALİZM VE YERLİ İŞBİRLİKÇİLERİ!

Hoşça halın dostça kalın!