Eskiden köylerde çocuk okutmak çok zordu.

Bir köyde bir çocuk ilkokulu zor bitirir orta okula gidemezdi.Orta okulu bitirse liseye gidemez.Liseyi bitirse üniversiteye gitmesi neredeyse imkansızdı.Tüm zorluklara rağmen köylü bir aile bir çocuğunu okutmaya karar verir.Yemez,içmez çocuğunu okutur.İlk okuldan sonra orta okul,orta okuldan sonra lise,liseden sora üniversite derken çok zorlu bir süreçten sonra üniversite de biter.O sırada çocuk öğrenci olduğu için hep çocuk kalacak değilya büyür yakışıklı bir genç olur.Derken kaymakamlık sınavlarına girer.Bu zamanki gibi mülakat ta yok demekki sınavları kazanır.Kaymakam olarak atanır.İlk izinde köyüne gelir.Köylü büyük bir merasimle sevinç içinde karşılar genç kaymakamı.Köylerin den ilk defa birisi,bir üniversite bitirmiştir.Kaymakam olmuş.Herkes sevinçli,herkes neşelidir.Tam o sırada anne merak edilen o soruyu sorar.Oğlum bu güne kadar yemedim,içmedim,aç gezdim,açık gezdim,sana para gönderdim,okuttum.Ne oldun bakalım şimdi sen der? Oğlan gurur ve büyük bir kıvançla,anne bende sizin emeğizi boşa çıkarmadım,çok çalıştım çok emek verdim kaymakam oldum annecim kaymakam der.Annenin suratı bir anda düşer ne yani ormancı olamadınmı? Çıkımda 2 liram daha vardı keşke onuda göndersem 2 sene daha okusanda bir ormancı olsaydın,kaymakam neki der.

          Şimdi bu hikayeyi niçin anlattım.Elbette sonu Ak belene varacak.Ak belene varmadan önce bazı konulara açıklık getirmek gerekir.

            Eskiden köylülerin özellikle orman köylülerinin devlet deyince akıllarına ilk gelen aygıt ormancı olurdu.Devlet sırayla ormancı,jandarma birde tahsildar demekti.Ama ormancı orman köylülerinin yer yüzündeki tanrısı gibiydi çok korkulurdu ormancıdan.Köylerde orman binaları olurdu.Ormancılar olurdu.Bu ormancıların oturacakları lojmanları oludu.Köylünün evinden çıkıverdiğinde ilk karşılaşacağı devlet aygıtı ormancılardı.Bu arada tabiki köylüde yaşamını idame ettirebilmek için ormana ihtiyacı vardı.En başta yakacak olmak üzere pek çok ihtiyacını ormandan karşılardı.Hayvanlarını ormanda otlatır,kara sabanını, kazmasının küreğinin sapını,devesinin eşeğinin hamudunu semerini ormandan temin ederdi.Evinin kapısını penceresini hadda çatısını yine ormandan temin ederdi.Bu arada ekmek için ormandan yerde çıkarılırdı.Orman köylünün yaşam kaynağıydı.Fakat tüm bu ihtiyaçlar kaçaktı.Yasal değildi.Fakat köylüde yaşamak için bu gayri yasal şeyleri yapmak zorundaydı.Ormacı yakalar zaptı tutar mahkeye verirdi.Köylünün en çok korktuğu alacağı cezadan ziyade kasabaya veya şehre mahkemeye gidip gelmekti.Daha sonra devlet buna çözüm olarak köylerde her haneye yıllık belli bir miktar ihtiyaç ağacı adı altında kereste vermeye başladı.Kısacası Devlet ormanı köylüden korumak için neler neler yapardı.

            Şimdi ne oldu devir böyle nasıl değişti anlamak mümkün değil.Ben anlayamıyorum.Anlayan varsa banada anlatsın.Artık ormanı devlet köylüden değil,köylü devletten korumaya başladı.Tabiki arada çok büyük farklar var.Köylü ihtiyacı kadar keserdi.Devlet bir kaç ormancıyla korumaya çalışırdı.Şimdi devlet askeriyle polisiyle tankıyla topuyla tüfeğiyle ormana saldırıyor.Ağacıyla, bitkisiyle, kuşuyla,börtü böceğiyle hayvanlarıyla tüm eko sistemi yok ediyor.Köylü yaşlısıyla genciyle çocuğuyla ormanı korumaya çalışıyor.Çok dengesiz bir güç,orantısız bir güç var ortada.

        Birde başka bir şey var.Ülkücü bozkurtlar:Sözleri Dilaver Cebeci’ye ait seslendiren Mustafa Yıldızdoğan olan,benimde çok sevdiğim toprağına taşına,ormanına kuşuna,Irmağının akışına ölürüm Türkiyem türküsünü yıllardır dillerine pelesenk eden ülkücü milliyetçi boz kurtlar.Bu nasıl sevgi? Ne dereler, ne çaylar,ne ırmaklar,ormanlar,toptan bir doğa kısacası Türkiye yok edilirken,çevreciler,yeşiller,solcular,koministler,Yaşlılar,gençler, çoluk çocuklar,hayvan hakları savunucuları, Dünyanın dört bir yanından bu direnişlere yardıma koşarken siz hiç ortalıklarda görünüp boz kurt işareti neden yapmıyorsunuz?Bu nasıl sevgi böyle?,bu nasıl ölmek böyle? Sonra en ufak bir seçim ortamında veya başka bir şovda gümbür,gümbür anfilerle ortaya fırlayıp toprağına taşına ırmağının akışına ölürüm Türkiyem.Kusura bakmayın ama bu sevgi bana hiç inandırıcı gelmiyor.

        Evet dostlar konuyu toparlayalım.Muğla’nın Milas ilçesinin ikizler köyünde Akbelen isimli ormanlık bölgede devletin bütün gücüyle saldırısına karşıklı köylülerin direnişi sürüyor.Bende bütün kalbimle Akbelen direnişini destekliyorum.

            DİRENİŞ HAKTIR.

 Burada eski ormanı koruyan devletle şimdiki ormana saldıran devlet arasında şöyle bir fark var.Eski devlet ara ara faşist darbelerle kesintiye uğrasada Atatürk’ün kurduğu laik demokratik Türkiye cumhuriyeti devleti idi.Şimdiki devlet 21 sende tüm kurum ve kuruluşlarıyla AKP tarafından ele geçirilen parti devleti hatta Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsım devletidir.Fark bu.

                  Hoşça kalın dostça kalın.