Evet değerli dostlar, geçen hafta yukarıdaki yasa hakkında yani kadını ve aileyi koruma yasası hakkında yazmıştım. Kendimce erkeği mağdur etme ve aileyi parçalama yasası olarak değerlendirmiştim.  Kadın okurlarımdan çok tepki alacağımı belirtmiştim. Eşim ve birkaç kadının dışında tepki gelmezken erkek okurlarımdan daha çok tepki geldi. Hatta içlerinden ‘Hayırdır şerit mi değiştirdin bu zamandan sonra?’ diyenler bile oldu. Yani kadın haklarını da erkekle savunuyor bu ülkede. Tıpkı 1 Mayıs kutlamasına gittiğim zamanlar elemanlarımın ‘Ağabey boş işlerle uğraşma’ diye eleştirdikleri gibi. Oysa ben işçilerimin gitmesini isteyip hep onlara izin verdiğim halde onlar gitmemişlerdi. Ne garip değil mi?

        Ama her şeye rağmen ben geçen yazımın arkasındayım. Çünkü gerçek aynen dediğim gibi erkeği mağdur etmek ve aileyi parçalamaktır.

        Bir kere yargılama yok. Savunma yok. Kadının dediği esastır. Yani gerçektir. Kadın iftira atamaz mı? Soruyorum. Yalan söyleyemez mi? Abartılı anlatamaz mı? Yani kadın olunca her şey mubah mı? Şantaj yapamaz mı?

        Yahu nasıl direkt kadının dediği esas oluyor da polis ve ya jandarma bile insana ceza verebiliyor? Birisi bunun bir mantıklı açıklamasını yapsın bana. 34 yıllık evli, iki çocuk babasıyım ve 39 yıllık esnafım. 6284 mağduruyum. Hem de bir kere değil iki kere. Başıma gelmeden önce ben de bilmiyordum ama maalesef doğru.

        Bu yasa (6284) erkeği mağdur etme ve aileyi parçalama yasasıdır. Konuyu kişiselleştirmek istemediğim için yaşadığım mağduriyeti buraya taşımak istemiyorum. Sadece şu kadarını söyleyeyim, beni suçlayanın birisi suçladığı dönemde yurt dışındaydı, yani kendi memleketindeydi. Bunu dahi anlatamadım. İki ay birinden üç ay birinden uzaklaştırma cezası aldım. İyi ki bunlar benim apartman komşum, sokak cadde komşum değildi. İyi ki aynı iş yerinde çalıştığımız iş arkadaşım, dükkan komşum veya komşularımdan birinin çalışanı değillerdi. Aksi halde ne sokağına ne caddene ne mahallene giremezdim. Çünkü x kadını rahatsız etmişim. Yalvarmak yakarmak boşuna. Çünkü kadın öyle dedi. Kadın ne derse doğrudur.

        Dostlar şaka değil bunlar gerçek.

        Yahu mahkemeye çıkmadan ceza olur mu? Oldu işte!

        Bir de işin şurası var: Şikayetçi olan kadın eşinizse direk evden uzaklaştırılıyorsunuz. Erkeğe ‘Kalacak yerin var mı? Otel paran var mı?’ diye soran yok. ‘Hadi uzaklaş. ‘Neden?’ ‘Eşini rahatsız etmişsin.’ ‘Yok efendim yalan iftira.’ ‘Efendim ben bu evi çok zor şartlar altında aldım. Kredi çektim borçlandım. Ödedim şimdi beni evimden uzaklaştırmanız reva mı?’ ‘Onu eşinize bağırmadan, yani psikolojik işkence yapmadan önce düşünecektiniz.’

        Böyle bir durumda bir erkeğin aklına ilk ‘Acaba!’ sorusu takılır karısından şüphelenir takibe başlar. Güven bitmiştir artık. Çünkü eşi kendini binbir güçlükle aldığı evden devlet eliyle kovdurmuştur.

        Evet değerli dostlar, geçen yazımda bu yasanın (6284) çıktığı tarih olan 2012’den 2022’ye kadar olan yıllarda kadın cinayetlerinin nasıl katlanarak arttığını yıl yıl yazmıştım.

        Konunun kaynağı ekonomiktir. Cehalettir. Onun için tekrar diyorum ki bu yasa ya kaldırılmalı ya da mağduriyetler de dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir. Bu haliyle bu yasa kadınları korumaya yetmez. Kadını koruyamadığınız yerde aileyi de koruyamazsınız. Bu durumda bu ülkede daha çok kadının öldürülmesine zemin hazırlamış olursunuz.

        Hoşça kalın, dostça kalın!