Anadolu’da her mahallenin yokluk zamanı elektriğin olmadığı yıllarda bilgi ve görgüleriyle ünlenmiş anaları öğretmenleri ebeleri hastalıkta sıkıntıda bilgi ve becerilerinden yardım isteyebilecekleri karşılık beklemeden seve seve gururla yerine getiren saygı duyulan Ayşe teyzeleri vardı.

İşte tanıdığım elleri öpülesi Ayşe teyzede bunlardan birisi evini o dönemin genç kızlarına açmış dikiş nakış el işi öğretmiş birçok talebe yetiştirmiştir. Komşuluk eskiden çok önemliydi ne can ne de mal kaygısı vardı kapılara kilit vurulmazdı hep beraber her iş imece yapılır ve paylaşılırdı.

Her mahallenin ortak kedisi köpeği olurdu herkes yemeğinden artanları verirdi karpuz kavun kabuklarını komşunun ineği hindisi için ayırır verirdik şimdi ki gibi çöpe ekmek atılmazdı her yenilen nimet bir şekilde değerlendirilirdi asla ziyan olmazdı. Habersiz aniden misafir gelirdi evde illa ki gelecek misafir için bir köşeye saklanmış bisküvi ve lokumlar ikramlık şekerler olurdu o da olmazsa hemen bir un helvası yapılır ikram edilirdi.

Konya ovasından Ayşe teyzem sabah namazı hamuru yoğurur tandırı yakar komşularını toplar yufka ve bazlama yapılırdı bir yandan talebelerine günlük nakış dikiş el işi gösterir sohbetler edilir ve hep beraber öğlen yemekleri hazırlanır ve yenilirdi onca insanı doyurmadan göndermezdi bir taraftan bahçesinde beslediği hindinin ördeğin tavuğun yemini verir yeni yavrulamış kediyi ve karabaşı doyurmayı da unutmazdı.

Komşularını talebelerini uğurladıktan sonra kollarını sıvar kocası ve çocukları için akşam yemeğine girişirdi. Evlilik çağına gelmiş oğlu olanlara hep beraber kız bakmaya gidilir fikir alınır komşum uygun görmüşse benim için de uygun denilirdi.

Elektriğin olmadığı ay ışığının olduğu karlı löküs lambasının yandığı gecelerde geleneksel arabası çorbası dökülür hamur tepsisi karın üzerine konulur donduktan sonra tahta kaşıkla yutulurdu yani içilirdi hamuru çorbanın içine düşüren bir daha ki arabası çorbasını döker yani misafir ağırlama sırası ondadır.

Her hangi bir hastalıkta sıkıntıda Ayşe teyzelerin bilgilerine başvurulur yardımları istenirdi onlarda karşılıksız çıkarsız yardım eder ve derman olmaya çalışırlardı karı koca anlaşmazlıklarında bile arabuluculuk yapar yol yöntem gösterir ve barıştırırlardı.

Ayşe teyzem doksan yaşında Alzheimer hastası oğlu Yüksel bakıyor erkek haliyle öyle güzel ilgileniyor ki annesiyle gıpta ve takdir etmemek mümkün değil. Allah herkese hayırlı evlat nasip etsin. Geçenlerde Ayşe teyzem elinde tabak gece yarısı oğlunun başına gelip uyandırmış kalk oğlum kalk hayırdır anne niye kalktın dediğinde gözü kör olasıcalar kapının önüne kedi yavrusu atmışlar bir sürü miyavlayıp dururlar görsen ne güzeller yazıktır oğlum Allah yaratmış dil bilmez bunlar süt getir verelim der.

Ayşe teyzem eskiden köyde bir sürü kediyi köpeği doyururmuş evin içindeki yanan kuzinenin etrafında kediler kıvrılır yatarmış oğlu Ayşe teyzemin gece yarısı elinde ekmek doğranmış tabakla uyandırdığını bana anlatınca haliyle çok duygulandım.

Ayşe teyzem eskiyi hatırlıyor ve o güzel günleri yaşıyor. Eskinin Ayşe teyzeleri bir başka ve kıymetliydi bizler onlar gibi olabilir miyiz mümkün değil olamayız. Şöyle bir düşündüm de eskinin Ayşe teyzelerinin yerini kimler aldı?

Sağlıklı bol patili günleriniz olsun.