Bir söz vardır; “Herkes kaşık yapar ama sapını ortalayamaz.” derler. Kaşıkçılık maharet ister emek ister dikkat ister sabır ister.

Anadolu’nun geleneksel el sanatları arasında, “kaşıkçılık” bugün varlığını az da olsa hâlâ devam ettiriyor.

Konya ve daha birçok şehrimizde asırlar boyunca kaşıkçılık zanaat olarak varlığını sürdüre gelmiş.

İlk çağlarda kemikten ve deniz hayvanlarının kabuğundan yapılan kaşıklar, Selçuklular devrine gelindiğinde sert ağaçlardan oyularak üretilir olmuş.

Konya’da çok eskiden beri anlatılan güzel bir efsane var; Kaşıkçı Güzeli Efsanesi…

Filmlere de konu olan, filmi çekilen efsaneyi kısaca anlatayım:

Konya çarşısında küçük bir kaşıkçı dükkânı ve burada çok yakışıklı becerikli bir genç varmış. Genç çok güzel kaşıklar yapıyormuş. Kaşıkçı gencin güzelliğini Konya’da duymayan kız kalmamış.

Kızlar arasında kaşıkçı gencin adı, Kaşıkçı Güzeli’ne çıkmış. Küçücük dükkân dolup dolup taşıyormuş. Bütün kızlar genci görmeye geliyormuş. Fakat Kaşıkçı Güzeli hiçbirine yüz vermiyormuş.

Kaşıkçı Güzeli’nin yakışıklılığını Konya Paşası’nın kızı da duymuş. Kaşıkçı Güzeli’ni çok merak etmiş, dükkâna gidip görmek istemiş. Bir gün Konya Paşa’sının kızı kaşık almak bahanesiyle dükkâna gelmiş. Niyeti kaşık almak değil, herkesin öve öve bitiremediği Kaşıkçı Güzeli’ni görmekmiş. Paşa kızı, Kaşıkçı Güzeli’ni görür görmez âşık olmuş. Artık her gün dükkâna uğrayıp deste deste kaşık almaya başlamış.

Paşa kızının yüzü peçeliymiş. Kaşıkçı Güzeli, kızın yüzünü hiç görmemiş ama o da kıza âşık olmuş. Kaşıkçı Güzeli o günden sonra sevgisini kaşıklarda dile getirmiş. Öyle güzel kaşıklar yapmış ki bir alan bir daha alıyormuş.

Kaşıkçı Güzeli’nin ününü duymayan kalmamış. Kızın babası da evde deste deste dolu olan kaşıkları kimin yaptığını merak etmiş. Yanına şehrin kadısını da almış, kaşıkçı dükkâna gitmiş. Konya Paşası delikanlıyla sohbet etmeye başlamış. Paşa, delikanlı çok aklı başında bulmuş. Konya Paşası sohbetin bir yerinde Kaşıkçı Güzeli’ne:

“Doğrusu çok ustasın kaşıklara diyecek yok, hele o üzerine yazdığın beyitler, o ne ateş, o ne yangın öyle, belli ki sevdalısın.” demiş.

Kaşıkçı Güzeli:

“Sizden gizleyemem Paşam, bu sevda yüzünden ne gecem ne gündüzüm belli.” demiş.

Konya Paşası:

“Senin yüreğine ateş salan kız kim ola?” diye sormuş.

Kaşıkçı Güzeli:

“Adını sanını, kim olduğunu bilmiyorum, yüzünü dahi görmedim.” deyip olanları anlatmış.

Konya Paşası çok şaşırmış. Kaşıkçı Güzeli’ne:

“Sizi baş göz etmek boynumun borcu olsun. Kimin nesi olursa olsun, alacağım sana onu.” demiş.

Konya Paşası ile Kaşıkçı Güzeli kızın gelmesini birlikte beklemeye başlamışlar. Az bir zaman sonra kız dadısıyla dükkândan içeri girmiş. Kaşıkçı Güzeli, kızı işaret edince Konya Paşası ortaya çıkıp, kızın peçesini aniden kaldırmış. Bir de bakmış ki kendi kızı. Bir kızına bir de Kaşıkçı Güzeli’ne bakmış ve:

“Allah’ın yazısı böyleymiş. Yarından tezi yok düğün kurula.” deyip iki sevdalıyı evlendirmiş.