İnanışa göre Zümrüdü Anka yeniden dirilişi ve var oluşu simgelemektedir. Bu yönüyle hem efsanevi hem de son derece gizemli bir varlık olma özelliğini barındırır. Zümrüdü Anka ayrıca kuşların babası ve lideri olarak tanımlanır.

     Zümrüdü Anka efsanesi pek çok masal, hikâye ve birçok sanat eserine konu olmuştur.

     Zümrüdü Anka, diğer adıyla Simurg, ilk olarak Pers mitolojisinde ortaya çıktı. Farsça’ da si otuz, murg kuş demektir. Tuğrul Kuşu diye de adlandırılan bu kuş daha sonra pek çok kültüre yayılarak efsanelerde yer aldı.

     Efsanelere göre Anka Kuşu Kaf Dağı’nın tepesinde Bilgi Ağacı’nda direkleri abanoz, sandal ve öd ağacından yapılmış köşke benzer bir yuvada yaşarmış. Her şeyi bilirmiş ve bu yüzden kuşlar ona ne danışırlarsa çözüme kavuşturacağına inanırlarmış.

     Aynı zamanda Zümrüdü Anka ne zaman öleceğini de bilirmiş. Öleceğini anladığı an ağacın kuru dallarıyla kendine bir kafes örer dışını da ne olduğu bilinmeyen bir sıvıyla kaplarmış. Daha sonra kafesin içerisine girerek Güneş’in kavurucu ateşiyle alev almayı beklermiş. Tamamen küle dönüşene kadar yanar sonra tekrar küllerinden doğarmış. Bu nedenle çok uzun ömürlü bir kuş olduğunu, onu gerçek hayatta görenlerin mutluluğa ulaşacaklarını söylerlermiş.

     Efsane özetle şöyledir:

     Günlerden bir gün kuşların başına çözümü olmayan bir dert gelmiş. Kuşlar ne kadar düşünürlerse düşünsünler bir türlü kurtuluşu bulamıyorlarmış. Bu nedenle Anka Kuşu’na danışmaya karar vermişler. Ancak kuşlardan hiçbiri bu zamana kadar Anka Kuşu ’nu görmemiş. Bu da akıllarında onun aslında hiç var olmadığı fikrini doğuruyormuş. Günlerce Anka Kuşu’nun gelip kendilerini kurtarmalarını beklemişler. Tam pes etmek üzereyken ülkenin birinde Anka Kuşu’nun kanadından bir tüy bulmuşlar. Bu işaret bir anda bütün kuşların umudu olmuş. Hep birlikte Kaf Dağı’nın zirvelerine giderek Anka Kuşu’nu bulmaya karar vermişler.

     Ancak yolculuk onlar için zorlu bir süreç olacaktı. Çünkü dağa ulaşmak için yedi vadiden geçmeleri gerekiyordu.

  1. Nefis Vadisi

     Bu vadi uçsuz bucaksız güzelliklerle dolu, dert ve tasanın olmadığı, bütün isteklerin gerçekleştiği bir yerdi.

     Mekânın büyüsüne kapılan bazı kuşlar onca yolu gitmenin getireceği yorgunluğu düşünmüşler. Bütün güzelliklere kolay yoldan ulaşmanın hayaliyle amaçlarından vazgeçerek burada kalmışlar.

     2- Aşk Vadisi

     Yola devam edenler sisten göz gözü görmeyen bir vadiye ulaşmışlar. Bu yüzden dağı, taşı, tepeyi farklı görmeye başlamışlar. Ağaçlar kuğuya, yollar sülüne dönüşmüş kalplerine söz geçiremez olmuşlar. Kuşların bir kısmı da burada kalmayı tercih etmiş diğerleri bu vadiden de ayrılmışlar.

     3- Cehalet Vadisi

     Yolculuk devam ediyordu ve bu sefer de cehalet vadisine gelmişler. Artık yorulmaya da başlamışlar. Bir kısmı; “Ne gerek vardı bunca yolu bir hiç uğruna gitmeye. Boş veririz her şeyi olur biter” demişler. Akıllarında yer kaplayacak diye hiçbir şey düşünmüyorlarmış. Sonra düşünmedikçe hafiflediklerinin farkına varmışlar. Daha çok hafiflemek için düşünmeyi reddetmişler ta ki akıllarındaki her şeyi unutana kadar.

     Bir grup bunlara uymayarak yola devam etmişler.

     4- İnançsızlık Vadisi

     Yol uzadıkça uzuyormuş. Kuşlarda asla Kaf Dağı’na ulaşamayacakları fikri doğmaya başlamış. Bazıları verdikleri kayıpları öne sürerek gidene kadar herkesi kaybedeceklerini söylüyorlarmış. Bazıları da Anka Kuşu’nun hiç var olmadığını, boş yere umutlandıklarını söyleyerek geri dönmeyi teklif ediyorlarmış.

     Ve onlar bu yüzden bir sonraki vadiyi görememişler.

     5- Yalnızlık Vadisi

     Kuşlardan bazıları o vadiye sadece kendileri ulaşmış gibi bir hisse kapılmışlar. Her şeyi kendileri yapıyor, kendi başlarına avlanıyor, kendi başlarına uçuyor ve yine kendi başlarına yolu bulmaya çalışıyorlarmış. Grupta birlik olmadığı için de hiçbir şeyde başarı elde edemiyorlarmış.

     Birlik olanlar ise güçlerini birleştirerek bir sonraki vadiye doğru yol almaya başlamışlar.

     6- Dedikodu Vadisi

     Vadiden fısıltı sesleri yükseliyormuş. En arkadaki kuş bir fısıltı duymuş. Fısıltı ona Anka Kuşu’nun yeniden doğarken tüylerinin yandığını söylemiş. Hemen bunu bir öndekine aktarmış. Öndeki kuş da diğerine Anka Kuşu’nun tüylerinin çıkmadığını söylemiş. Diğeri, tüyleri olmadığı için saklandığını iletmiş. Bir diğeri, tüyleri olmadığı için hırçınlaştığını herkese saldırdığını söylemiş. Onun önündeki Anka Kuşu’nun artık buna dayanamayarak kendini öldürdüğünü, bu yüzden gitmeye gerek kalmadığını söylemiş.

     Bu söylentiler kuşlar arasında sürüp gitmiş. İnananlar kalmış, inanamayanlar yollarına devam etmişler.

     7- Ben Vadisi

     Herkes lider olmak istiyormuş. Herkes kendi bildiklerinin doğru olduğunu ve yolu ancak kendisinin bulabileceğini söylüyormuş. Öne geçip yol göstermek için aralarında kıyasıya bir rekabet başlamış. Vadinin dağlarında, taşlarında “ben” sesleri yankılanıyormuş. Bunda ısrarcı olanlar kendi yollarına giderek kayıplara karışmışlar.

     Nihayet yolculuk sona ermiş ve Kaf Dağı’nın zirvesine ulaşmışlar. Yalnız geriye sadece 30 kuş kalmış. Yuvaya vardıklarında aslında Anka Kuşu’nun diğer adı olan Simurg’un 30 kuş demek olduğunu anlamışlar. Yani bilge olan, çözüme ulaştıracak olan onlarmış.

     Herkes bedeninde Anka Kuşunu yaratacak güce sahip olsa da buna ancak sabredenlerin, asla pes etmeyenlerin ulaşacaklarını anlamışlar. Yaptıkları yolculuk Anka Kuşu’na gibi gözükse de aslında kendilerineymiş. Onlar yedi vadi ve yedi zorlu aşamayı atlatarak özlerine ulaşmış, hepsi birer Anka Kuşu’na dönüşmüşler.

***

     Velhasıl Zümrüdü Anka efsanesinden çıkarılacak olan ana fikir, Hz. Mevlana’nın da dediği gibi; “neyi arıyor isen sen, O’sundur.”

     Zümrüdü Anka efsanesi, sabırlı olmanın, çaba göstermenin, emek sarf etmenin önemini vurgulamaktadır. Bu doğrultuda kişinin kendi Anka kuşunu kendisinin yaratmasının önemi ifade eder.