Türkiye, yerli ve milli otomobili TOGG’u üretmeye kalktı, bize araç satan yabancı otomobil firmaları ve yerli montajcıların ezberleri bozuldu, akılları başlarından gitti.

     Olamaz, böylesine büyük bir Pazar kaybedilemez, Türkiye otomobil üretemez, üretmemeli(!)

     Topyekûn hücuma geçtiler, hükümete adeta savaş açtılar.

     Amaçları; “TOGG’u engellemek”, engelleyemezlerse; “ölü doğmasına sebep olmak” diyebiliriz.

     Tıpkı Devrim otomobilinde olduğu gibi.

     Tıpkı Kayseri Uçak Fabrikasında olduğu gibi.

     Ekonomik abluka, dolar oyunu, otomobil fiyatlarının uçması, piyasada sıfır araç bulunmaması, ikinci el araçların fahiş fiyatlara ulaşması hep TOGG yüzünden meydana geldi.

     30 Ağustos tarihinde alınan ÖTV düzenlemesi kararı bu restleşmenin, savaşın neticesidir.

***

     Sosyal medyadan arkadaşım Sayın Ali Özdoğan, halihazırdaki durumun net bir şekilde analizini yapmış ve oynanan oyunu gözler önüne sermiş:

  • Otomobil üreticileri üretimi durdurdu. Bu bir blöftü.
  • Bayilerde kuyruk var araba bulunmuyor diye haberler yapıldı. Bu bir tehditti.
  • Araba fiyatları tavan yaptı. Bu bir şantajdı.
  • Hükümet ikinci el araçlar için banka kredisinin önünü açtı. Bu blöfünüzü gördüm demekti.
  • İkinci el araç fiyatları sıfır aracın fiyatını geçti. Bu restinize rest demekti.
  • Bazı otomobil fabrikaları “Türkiye'den gidiyoruz” diye karar aldı. Bu savaş ise savaşırız demekti.
  • Dışardan aynı aracı gönderirim hesabı yaptı.
  • Hükümet önce 800 ürünün ithalat ve gümrük vergilerini arttırdı. İhtiyaç varsa yerlisini üret demekti bu.
  • Şimdi ithal otomobil ÖTV vergilerini yükseltti.
  • “Git bakalım oradan buraya satabilecek misin?” demekti bu da.
  • Sonuç; Otomobil üreticileri TOGG'u sevmedi. Güçlü rakip gördüler. “Doğmadan öldürelim” dediler.

     Hükümet doğumu sağlama aldı. Hatta büyüdüğündeki hayatını da garantiye aldı.

     Rekabet kızıştı, savaş büyüdü. Türkiye'den gideceğim diyenler gidecek mi göreceğiz.

     Üretmeyenler, üretimi durduranlar, yavaşlatanlar, hala üretmeyecek mi onu da göreceğiz.

***

     Basının ve sosyal medyanın çok bilmişleri alttan alta vurmaya çalışıyorlar. Fransa’da asgari ücret şu kadarmış, otomobil fiyatı bilmem ne kadarmış, şu kadar maaşla otomobil alabiliyorlarmış. Almanya’da asgari ücret bu kadarmış, otomobil fiyatı bilmem ne kadarmış, bu kadarlık maaşla otomobil alabiliyorlarmış. Bizde ise ömür boyu çalışsan alamıyormuşuz.

     Yok efendim Almanlar, iki dünya savaşından da yenik çıkmışlar, Japonlar atom bombası atılmasına rağmen sanayileşmişler.

     Bre densizler Fransa’nın üç tane otomobil markası, Almanya’nın beş tane otomobil markası, Japonya’nın tam yedi tane otomobil markası var. Senin bir tane bile otomobil markan yok. Adamlar seksen yüz senedir otomobil üretiyor. “Sen bu zamana kadar ne yaptın” demezler mi insana?

     Volkswagen 1937 yılında, Mercedes-Benz 1926 yılında, BMW 1916 yılında kurulmuş. Audi şirketin geçmişi 1899 yılına, Opel şirketinin geçmişi 1862 yılına dayanıyor.

     Japonlar, İkinci Dünya Savaşından önce kendi tankını, topunu, arabasını, uçağını üretiyordu zaten. Adamlar Mitsubishi’yi 1870, Suzuki’yi 1909, Mazda’yı 1920, Nissan’ı 1933 yılında kurmuşlar.   

      Fransız otomobil şirketleri Peugeot 1896, Renault 1898, Citroen 1919 yılında kurulmuş. İtalyanlar Fiat’ı 1899 yılında kurmuş.

***

     Biz ise tüm engellemelere rağmen 1961’de Devrim otomobilini üretmişiz ancak dönemin iktidarı tarafından engellenmiş ve bu günlere kadar gelinmiştir.

     Yine 1926’da Kayseri'de açılan uçak fabrikasıyla hayaller gerçeğe dönüştürülmüş ve kendi uçağımızı üretmişiz. Fabrikada Türk havacılığı için 200 civarında uçak üretilmiş, yurtdışına ihraç dahi yapılmış lâkin aynı zihniyet ve aynı iktidar tarafından fabrika kapatılmış.

     2000’li yıllara gelmişiz Türkiye'de top yok, tüfek yok, tank yok, gemi yok, tren yok, motor yok, helikopter yok, uçak yok, otomobil yok, yok oğlu yok…

     Hasılı vel kelâm, zamanında Devrim Arabası engellenmeseydi bugün ÖTV zammını tartışmıyor olurduk.

     Hayırlı cumalar, selâmetle kalın, vesselâm.