“Onlar bir tuzak kurdular ve buna karşılık Allah da bir tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.”

( Âl-i İmrân Suresi 54. Ayet)

     15 Temmuz 2016 bu milletin kurulan tuzakları darmadağın ettiği tarihtir.

     15 Temmuz 2016 bu milletin kökü dışarıda olan hainlere dur dediği tarihtir.

     15 Temmuz 2016 bu milletin cuntacılara “artık yeter, söz milletin” dediği tarihtir.

     15 Temmuz 2016 bu milletin istiklâl uğruna göğsünü tanklara, bombalara, mermilere siper ettiği tarihtir.

     15 Temmuz 2016 bu milletin yüz yıllık gaflet uykusundan uyandığı tarihtir.

***

     Cenabı Allah, Bakara Suresi’nde mealen; “Her şerde bir hayır vardır” buyurmaktadır. Şer gördüğümüz hain darbe teşebbüsü de ülkemiz ve milletimiz için yepyeni ufuklar açmış, pek çok hayırlı işlere zemin hazırlamıştır.

     Hayırlı işlerin biri de fethin simgesi, Fatih’in vakfiyesi, Ayasofya Camii’nin 86 yıl aradan sonra yeniden ibadete açılmasıdır.

     15 Temmuz hain darbe girişimini engelleyen bu millete Ayasofya’da ibadet etmek yakışır ve de en doğal hakkıdır.

Bu toprakları vatan yapan şehitlere, bu vatanı savunmak için şehit olan yiğitlere ve 15 Temmuz Şehitlerine manevi hediyedir Ayasofya Camii kararı. Mübarek olsun…

***

     15 Temmuz darbe girişimi Türkiye Cumhuriyeti için pek çok hayırlara vesile olsa da vesayet odakları ve ihanet şebekeleri için sonun başlangıcıdır. Onlar için melun darbe girişiminden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmamıştır, olmayacaktır.

     Hatta ve hatta ABD için de sonun başlangıcıdır. Kendini dünyanın hâkimi gören hantal dev çöküşe geçmiştir.

     Türkiye’de ilk defa beceremediler. Ardından Venezuela’da da hezimete uğradılar. Suriye’de istediklerini yapamadılar.

***

      Velhasıl 15 Temmuz 2016 bu milletin 251 şehit ve binlerce gazi, milyonlarca direnişçi ile ellerde bayrak, kalplerde dua ile son destanını yazdığı tarihtir.

***

Şehitler tepesi boş değil,

Biri var bekliyor.

Ve bir göğüs, nefes almak için;

Rüzgâr bekliyor.

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye;

Yattığı toprak belli,

Tuttuğu bayrak belli,

Kim demiş meçhul asker diye?

Destanını yapmış, kasideye kanmış.

Bir el ki; ahretten uzanmış,

Edeple gelip birer birer öpsün diye faniler!

Öpelim temizse dudaklarımız,

Fakat basmasın toprağa, temiz değilse ayaklarımız.

Destanı öksüz, sükutu derin meçhul askerin;

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye

Yattığı toprak belli,

Tuttuğu bayrak belli,

Kim demiş meçhul asker diye?..  (A. Nihat ASYA)