Uzun süredir rutine binmiş hayatını değiştirmek için fikirler, projeler ve sebepler arıyordu. Bir yönüyle ruhunun derinliklerinde bulunan üretme keyfi, üstünde bulunan hareket etme kabiliyetine basınç uyguluyor ve onu yukarı doğru itiyordu. Tıpkı volkanik dağlar gibi.

Bu sabah uyanıp ekmek almak için hergün uğradığı markete, domates içinde hergün uğradığı manava gitti. Her gün aynı gülümsemeyle onu karşılayan manav bu sabah domatesin bittiğini ve 50 metre ileride bulunan manavda olduğunu söyledi. Gidebilir miydi? Ama oraya daha önce hiç gitmemişti. Peki şimdi ne diyecekti?  Yol boyunca zihninde olan aynı düşünceydi; artık bir şeylerin onun için geç olduğu...

Manava vardığında iki kilo domates derken kekelemişti, bundan dolayı kendine çok kızmış ama daha önce tatmadığı lezzette domatesleri alıp, evin yoluna koyulmuştu. Tabi bu sırada düşünmeye devam ediyordu;

Bir yandan hayatını değiştirmek için bir şeyler yapmak istiyor diğer yandan bu enerjiyi kendinde bulamıyordu. Ne zaman bir şeyler yapmaya kalkışsa hep şu düşünceler devamında geliyordu;

Hem nasıl olacaktı ki?

İnsanlar ne der?

 Böyle de yaşayabiliyorum.

 Bu zorluğa girmeye değer mi?

Tekrar buna gerek var mı?

Ben aslında yapamam.

Hiçbir şey bilmiyorum.

Üstesinden gelmem imkânsız.

İşte bu hikâyede yer alan her gün gittiğimiz market, manav, yaşantımızı ve içinde yaşadıklarımızı oluşturuyor = ‘KONFOR ALANI’.

Peki nedir bu konfor alanı? Duygusal manada içerisinde kendimizi güvende hissettiğimiz, bildiğimiz şeyler, tanıdığımız insanlar ve hâkim olduğumuz konular ile çepeçevre sarılmış bir alan. Burada pek zorluk yok çünkü her şeye hakimiz. Ama mesele yıllardır beklemiş magmalar gibi içerimizde bekleyen üretme ve keşif olunca aslında bu alan biz farkında olmadan artık konforsuzlaşıyor.

Dolapta ki yiyeceğin tükenmesi, evdeki koltukların eskimesi gibi düşünün. Rutin haline binmiş ve üstüne hiçbir çaba sarf edilmemiş hayatımız eskidikçe bizi yemeye ve keşif isteyen ruhumuzu zedelemeye sebep oluyor.

Bazen 50 metre ötede ki manava gidemeyecek kadar özgüvensiz, bazen ise en lezzetli domatesi almayı kaçıracak kadar cesaretsiz oluyoruz.

Peki tüm bu olumsuz cümleler? Onlar zihnimizi rahat mı bırakıyor? Cevabı siz verin.

 Şimdi uzun zamandır ertelediğiniz pekte konuya hâkim olmadığınız o işin başına geçin. Konfor alanından bir adım uzaklaşmış olacaksınız. Çok istediğiniz dil öğrenme yeteneği için, en iyi yöntemi internette araştırın. Oldukça zahmetli görünüyor ama sonunda adım atmaktan aldığınız o keyif ruhunuza kocaman bir tebessüm bırakacaktır. PauloCoelho; ‘‘Yüreğin neredeyse, hazine oradadır.’’ der. Hazinenin olduğunu bildiğiniz ve gitmediğiniz yerler, keşfetmediğiniz kendiniz, bugününüzü mutlu kılmaya gerçekten yetiyor mu? Ruhunuz üretmeye ve keşfetmeye dayalı bir şöleni yaşamak için sadece sizi bekliyor. Bugün buna en zorlandığınız şeyden başlayabilirsiniz, büyük olmasına gerek yok.

Çekindiğiniz için selam vermediğiniz o insandan öğreneceğiniz nice şey vardır.

Varoluşunuz itibariyle ruhunuza iliştirilmiş keşfetme hazzını içerinize hapsetmeyin.Unutmayın! dünyanın en faydalı tarım alanları volkanik alanlar üzerinedir. Bugün değişmeye başlayan siz, konfor alanının dışına çıktıkça yarın ailenize, etrafınıza ve toplumunuza da ilham olacaksınız.