Alanyalı minikler il birincisi oldular Alanyalı minikler il birincisi oldular

Bilindiği üzere 13-21 Ekim tarihleri arası İmam Hatipliler Haftası olarak kutlanıyor. Alanya’da imam hatipte okumanın bir ayrıcalık olduğunu belirten Yaşar Balık ise uzun bir yazı kaleme aldı.

İşte Balık’ın imam hatip hatıralarıyla ilgili paylaştığı yazı:

Alanya’da uzun süredir bir imam-hatip lisesi arzusu var idi. Mübarek gecelerde Antalya imam-hatip’ten öğrenciler getirilerek ilahiler okutulur, bu arzu giderilmeye çalışılırdı. 1979 yılının güz aylarında Alanya imam-hatip yaptırma derneğinin ve bazı vatandaşlarımızın gayretleriyle Antalya’nın siyasilerinin yardımıyla 1979 yılının kasım ayında Alanya imam-hatip lisesi açıldı. Kurucu müdür bizim dostumuz ve ağabeyimiz olan Tevfik Arslandı. O dönem, yeni okul açılması bazı şartlara bağlıydı. Danıştay’dan, devlet planlama teşkilatından onay alınması gerekirdi. Ben o tarihte Ankara’da Bayındırlık Bakanlığında çalışıyordum. Okulun bu formalitelerini Ankara’dan takip ederek tamamlattım. Aynı zamanda yeni öğretmen olmuştum.

Okul müdürü ve okul derneğinden bazı kişiler Alanya imam-hatip’e mutlaka gelmemi ve bu okulun gelişmesi için yardımcı olmamı istediler. Ben Ankara’dan tayinimi Alanya imam-hatip’e yaptırdım. Beraberimde bir İngilizce, bir de Türkçe öğretmeninin tayinini yaptırarak göreve başladım. Okul müdürüyle bu okulun mutlaka başarılı olması için iyi bir öğretmen kadrosunun olması gerektiğine inandık. Alanya ve Antalya’daki en iyi öğretmenlerin okulumuza kazandırılmasını sağladık. Her branştan başarılı ve samimi bir öğretmen kadrosu oluştu.

Okul Alanya’da bir ilkokul binasının bir bölümünde açılmıştı. Okul müdürü, okul derneğinden Hacı Rasih amca gece-gündüz çalışarak bir hayırseverden okul arsası temin edildi. Bir buçuk sene içerisinde yirmi dört derslikli bir bina yapılarak okulumuz yeni binasına taşındı. Dernek başkanımız Doktor Halil Şen, bize her türlü desteği verdi. Okul, kısa sürede gelişti. Önce paralı yatılı daha sonra da parasız yatılı olarak öğrenciler istihdam edildi. Okulun başarısı için her türlü fedakarlık yapılıyordu. Öğrencilerde genel kültür, islami şuur, bilgi, ahlaki yönden önemli gelişmeler hedefimizdi. Hacı amcamız, dernek başkanımız, okul müdürümüz rahmetli olmuşlardır. Kendilerini daima rahmetle anmaktayız.

Öğrencileri ders ve bilgi yönünden geliştirirken sağlık yönüne de dikkat ediliyordu. Girdiğim bütün sınıflarda öğrencilerin diş kontrollerini yaptım. Dişi çürük olan öğrencileri hastanenin diş bölümüne göndererek tedavi ettirdik. Diş doktorunu okula çağırarak diş sağlığı konulu konferans verdirdik. Doktor şöyle dedi; “ Alanya’da diş sağlığına önem veren okul imam-hatip lisesidir.” dedi. Bir gün derse girdim, bir öğrencinin duruşunda ve görünüşünde anormallik vardı. Ne olduğunu sordum; “Dağda keçi güderken ağaçtaydım, ağaç alev aldı ve vücudumun bir tarafı yandı.” dedi. Öğrencinin yanan yerini kontrol ettim, yara kapanmıyordu. Hastane başhekimiyle görüştüm ve çocuğu bana gönder dedi. Başhekim muayene etti ve Antalya’da bir yerde bu tedavi edilir dedi. Olay seksenli yılların başıydı. O tarihte Akdeniz Üniversitesi tıp fakültesi yeni kuruluyordu. Askeriyeden emekli plastik cerrahi uzmanı bir doktor ile görüştü ve bizi yönlendirdi. Öğrencinin babasını çağırdık. Okul derneği maddi yardım yaptı ve çocuk tedavi oldu, kurtuldu. Günümüzde bir devlet kurumunda başarılı bir şekilde çalışmaktadır.

Sınıfta bir gün herkes boş bir kâğıt çıkarsın, kimse isim yazmasın dedim. Soru 1: Öğretmeniniz Yaşar Balık’ın sevdiğiniz ve sevmediğiniz yönlerini yazın dedim. Öğrencimizin birisi şöyle yazmış; “ Öğretmenimiz bize sanki kendinden büyükmüşüz gibi siz diye hitap ediyor, ismimizi yazarken bile yanlışlarımızı düzeltiyor. Dersi bizim anlayacağımız şekilde anlatıyor. Hepimize sorular soruyor. Bilemeyenlere kırmadan doğru cevabını anlatıyor. Tam bizim aradığımız bir öğretmen. Öğretmenimiz güzel giyiniyor. Yalnız, pantolonunun arkası yerlerde sürünüyor.” Daha sonra gerçekten pantolonun paçasını terziye gidip kısalttırdım. Şunu iyice bileceğiz, öğrenci öğretmenin her şeyini takip ediyor. Onun için, öğretmen her şeyiyle örnek olmak zorundadır. Bu öğrencimiz şu anda Alanya’da serbest iş yeri sahibi ve bir sivil toplum kuruluşunda görevlidir. Kendisi ile görüşmekteyiz. Bir başka öğrencimiz şöyle diyor; “Hocamız derste bol bol siyaset yapıyor. Açıkça söylemiyor ama akıllı bir öğrenci onun ne demek istediğini hemen anlar.” Bu öğrencimiz imam-hatip şuurunu alamamış birisi idi ve yatılı olarak başka bir yerden gelmişti. Kısa süre sonra okuldan ayrıldı. Kendisini daha sonra hiç görmedim. İnşallah kötü bir yola düşmemiştir. Bizim dersimiz tarih dersidir, konumuzun önemli bir bölümü de siyasi konulardır. Mesela çok partili hayat ve yeni kurulan partiler gibi. Bu konuları anlatırken geniş olarak anlatıyorduk. Bizim siyaset anlayışımız peygamberimizin takip ettiği metot idi. Ben derste sevr anlaşmasını anlatırken peygamberimizin hicret esnasında bulunmuş olduğu sevr mağarasını ve buradaki olayları da anlatırdım. Mesela, kanuni esasiyi anlatırken peygamberimizin medine sözleşesini de anlatırdım. Bu medine sözleşmesi ilk yazılı anlaşma olarak kabul edilir. Mezun olan öğrencilerimizle yıllar sonra karşılaştığımızda bu hatıraları anlatmaktadırlar.

Benim çocuklarım bu okulumuzda okudular. Okul müdürünün çocukları, müdür yardımcılarının çocukları, diğer öğretmen arkadaşlarımızın çocukları, okul memurunun çocukları, okul derneğinin yöneticilerinin çocukları okulumuzdan mezun oldular. Başlangıçta öğrencilerimiz köy çocukları iken daha sonra şehir merkezinden de önemli ölçüde öğrencilerimiz oldu. Okulumuz onuncu yılında Alanya’daki bilgi yarışmalarında birincilikler kazandılar. Öğrencileri genel kültür ve sosyal konularda yarışmaya ben hazırladım. Fen, matematik ve Türkçe konularında diğer arkadaşlarımız hazırladılar. Öğrenciler Alanya’daki bütün okulların katıldığı bilgi yarışmalarında birincilikler kazanıp dereceler aldılar. Bu yarışmalardan dolayı bana maaşla ödüllendirme ve takdir belgesi verildi. Benim için önemli olan bu ödüller değil, öğrencilerimizin başarısı ve memlekete faydalı olarak hayata atılmaları idi. İl genelinde yapılan Kuran-ı Kerim okuma yarışması, ezan okuma yarışması, hutbe okuma yarışmasında da okulumuz başarılı olmuştur.

Okulumuzun onuncu yılında velilerden gelen büyük istek üzerine kız bölümü açılmıştır. Önceleri müftülüğe bağlı Kuran kursunun zemin katında öğretime başlarken daha sonra Güllerpınarı mahallesindeki arsanın üzerine dört katlı binayı yaparak kız bölümü buraya taşındı. Bu arsanın istimlakinde din eğitimi genel müdürlüğünün büyük payı vardır. Binanın yapılışında Alanyalı hayırseverlerin önemli rolü olmuştur.

1987’den itibaren okulumuz mezun vermeye başlamıştır. Öğrencilerimizden ilahiyat, hukuk, siyasal bilgiler, mühendislik, tıp, diş hekimliği, eğitim fakültesi gibi okulları kazanarak mezun olmuşlardır. Bugün gerek resmi gerekse sivil hayatta başarılı bir şekilde çalışmaktadırlar. Boğaziçi üniversitesini kazanan ilk imam-hatipli bizim öğrencimizdir. Bu öğrencimiz okulumuzdaki İngilizce öğretmenine yazdığı bir mektupta ”Hocam, sınıfta İngilizcede benden önde olan iki öğrenci var. Birisi bir diplomat çocuğu, diğeri de Amerika’ya yerleşmiş bir Türk ailesinin çocuğu. Keşke benim kulaklarımı biraz çekseydiniz de onların da önlerinde olsaydım.” demiştir.

Günümüzde profesör, doçent, genel müdür, müftü, vaiz, imam, öğretmen, mühendis, belediye başkanı, iş adamı, ticaretle uğraşan ve devlet memuru bir hayli öğrencimiz vardır. Bir öğretmen olarak benim en büyük kazancım budur.

Okulumuz on beşinci yılında Türkiye genelinde büyük bir başarı kazanmıştır. 1995 yılında imam-hatipler arası bilgi yarışması düzenlenmiş ve okulumuz il birincisi olmuştur. Daha sonra bölge birincisi olmuştur. Daha sonra da Türkiye finaline katılarak Türkiye üçüncüsü olmuştur. Bu yarışmada birinci Erzurum imam-hatip lisesi, ikinci İzmir imam-hatip lisesi, üçüncü Alanya imam-hatip lisesi olmuştur. Bu yarışmadan dolayı Antalya ve Alanya’da ve ülkemizin çeşitli yerlerinde okulumuz büyük takdir toplamıştır. Bu olaydan sonra Alanyalı hayırsever Mustafa Özyurt (Sıhhiye Mustafa) sırf başarılı öğrencilerin kalacağı beş katlı bir yurt yaptırarak okulumuza teslim etmiştir. Yirmi sekiz şubat sonrası bu bina Alanya müftülüğüne tahsis edilerek Hayriye Hanım Kız Kuran Kursu olarak hizmet vermektedir. Bu büyüğümüzü dört sene önce kaybettik. Kendisini saygı ve rahmetle anıyoruz. Okulumuz 1995 yılında zirve noktasına ulaşmıştır. Alanya’da imam-hatipte okumak ayrıcalıklı kabul edilirdi. Başka okullarda çocuğu okuyan bazı veliler imam-hatipteki öğretmenlerden çocuklarına ÖSS için ders aldırırlardı.

Tarihimize yirmi sekiz şubat olarak geçen bazılarının post-modern darbe dedikleri dönem imam-hatip liseleri için de büyük bir yıkım olmuştur. Bu olaydan sonra imam-hatiplerin orta kısmı kapandı. Dolayısıyla liselere geçiş azaldı. Mezun olan öğrencilere ise katsayı engeli konuldu. İlahiyat fakültelerinin kontenjanları kısıldı (yüz öğrenci alacak bir ilahiyat fakültesine on beş öğrenci alınabilir dediler). Dolayısıyla imam-hatip liselerinin önü kesildi.

Bu olay milletimizi çok üzdü. “Benim açtığım bu okulları sen nasıl kapatırsın?” diye içerisinde bir duygu gelişti. Yirmi sekiz şubatçılar “Bu olay bin yıl sürecek.” dediler. Milletimiz ellerine geçen ilk fırsatta yirmi sekiz Şubatçıları, onlara sessiz kalanları toptan tasfiye etti. Bir imam-hatipliyi önce başbakan, sonra da cumhurbaşkanı seçti. Bugün Alanyada dört tane imam-hatip lisesi, iki imam-hatip orta okulu, birkaç tane de imam-hatip programı uygulayan normal orta-okul mevcuttur. Ben emekli olmama rağmen genel kültür konularında bu okullarımızla ilgileniyorum. Türkiye genelinde imam-hatiplerin sayıları çok artmıştır. Bugün isteğimiz yirmi sekiz şubat öncesi olan heyecanın, kültürün, sahiplenme duygusunun, aidiyet duygusunun ve islami şuurun kazanılmasını bütün kalbimizle istiyoruz. Allah yardımcımız olsun.