Türkiye genelinde son dönemde artan deprem aktivitesi, özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde hissedilen sarsıntılarla birlikte, Alanya'daki yapıların depreme dayanıklılığı konusunu yeniden kritik bir tartışma konusu haline getirdi. Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Ankara Şubesi Onur Kurulu Üyesi İhsan Erman Kaptanoğlu, Alanya'nın deprem risklerini ve binaların sağlamlığının önemini vurgulayarak, "Alanya'ya yakın faylar orta büyüklükte deprem üretebilir, asıl odaklanmamız gereken binalarımızın depreme dayanıklılığıdır" açıklamasında bulundu.

Geçtiğimiz günlerde Alanya İncekum Mahallesi'nde meydana gelen 4.0 büyüklüğündeki deprem ve ardından 3 Haziran 2025 Salı gecesi Muğla Marmaris açıklarında yaşanan 5.8 büyüklüğündeki sarsıntı, bölge halkında endişeye yol açtı. Her iki depremde can kaybı yaşanmaması teselli kaynağı olsa da, özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerindeki deprem aktivitesi dikkatleri bir kez daha bu yöne çevirdi. Kaptanoğlu, Marmaris depreminin odak noktasının derinde (60-70 km) olması sebebiyle geniş bir alanda, dolayısıyla Alanya'da da hissedildiğini belirtti. Bu depremin Afrika Levhası'nın Anadolu Mikro Levhası altına dalmasıyla oluşan Batı Akdeniz (Güney Ege) çukurlukları boyunca meydana geldiğini ve levha içinde olduğu için yüzeyde hasara yol açmadığını ifade etti.

ALANYA'NIN DEPREM RİSKİ VE POTANSİYEL TEHDİTLER

Kaptanoğlu, Alanya'nın depremselliğini etkileyebilecek ana fay hatlarına dikkat çekti. Bu hatlar arasında Aksu Bindirmesi boyunca uzanan faylar, Mut Fayı ve Kıbrıs Yayı'ndan geçen faylar ile bu fayların oluşturduğu deniz içi çukurluklar (hendekler) bulunuyor. Marmaris'teki depreme neden olan fay hattının (Helen Yayı'nın batı kısımları, Girit Adası civarı) Alanya'yı doğrudan etkileyecek bir konumda olmadığını belirten Kaptanoğlu, asıl dikkatin Antalya Körfezi içindeki yoğun mikro deprem etkinliğine ve özellikle yüzlerce yıldır hasar yapıcı bir deprem üretmemiş olan Aksu Bindirme Fayı'na çevrilmesi gerektiğini vurguladı.

Alanya'da motosiklet kazasında ağır yaralandı Alanya'da motosiklet kazasında ağır yaralandı

Kaptanoğlu ayrıca, Alanya'ya yakın konumda olan ve sık sık orta büyüklükte (maksimum 6.2-6.3) depremler üretebilen Kırkkavak-Anamur fayının da unutulmaması gerektiğini belirtti. Bu fayın sahil boyunca 5-10 km açıktan geçtiğini ifade eden uzman, yaklaşık 90 km uzaklıkta bulunan Aksu fay sisteminde de uzun zamandır büyük bir kırılma olmadığını ve burada daha büyük bir deprem potansiyelinin bulunduğunu sözlerine ekledi. Deprem şiddetinin hissedilmesinde zemin yapısının da önemli olduğunu belirten Kaptanoğlu, "Düzlük alüvyon zeminler depremi daha şiddetli hissederken, dağlık/tepelik kayalık alanlar daha az hisseder" dedi.

DEPREM SIKLIĞINDAKİ ARTIŞ VE BİNA GÜVENLİĞİ SORUNSALI

Son 2-3 yılda deprem sıklığındaki artışın temel nedeninin 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri olduğunu belirten İhsan Erman Kaptanoğlu, bu büyük depremlerin açığa çıkardığı muazzam enerjinin ülke genelinde levhalarda ötelemelere yol açtığını ve bazı fay zonları üzerinde baskı oluşturduğunu ifade etti. Ancak Kaptanoğlu, asıl önemli olanın depremlerin nerede ve ne zaman olacağından ziyade, binaların ne kadar güvenli olduğu sorusu olduğunu vurguladı: "Değerli vatandaşlarımızın sorması gereken soru, nerede ve hangi fayda deprem olacağı değildir. Bu konu sismologların uzmanlık alanıdır. Vatandaşların asıl sorması gereken sorular ise, 'Oturduğum ev sağlam mıdır? Gerekli mühendislik önlemleri alınmış mıdır?' gibi hayati sorulardır. Sorgulanması gereken depremler değil, binalardır."

Bu uyarılar, özellikle Alanya gibi turizm potansiyeli yüksek ve yapılaşmanın yoğun olduğu bölgelerde bina stokunun depreme dayanıklılığının ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Vatandaşların ve yerel yönetimlerin bu konuda proaktif adımlar atması, olası bir depremde can ve mal kaybını en aza indirmenin temel yolu olarak gösteriliyor.