Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Hep mazlumların yanında olduk, hep zalimlerin karşısında olduk, olmaya devam edeceğiz" dedi. Bakan Davutoğlu, Ak Parti İlçe Teşkilatınca Alanya'daki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve muhtarların katılımıyla Alanya Belediyesi Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu ile aynı yörenin insanı olduklarını söyledi. Yöre insanının mert olduğunu ve hiçbir şeyin karşısında boyun eğmediğini belirten Davutoğlu, Yörüklerin, Türkmenlerin nereye giderlerse gitsinler geleneklerini unutmadıklarını dile getirdi. Davutoğlu, siyaseti anlamak isteyenlerin öncelikle Türkmen obalarını, Selçuklu'nun, Osmanlı Devleti'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin niye kurulduğunu anlaması gerektiğini söyledi. 2 TOROS ÇOCUĞU Bakan Çavuşoğlu'nun 3 yıl önce Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı, kendisinin de Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı olarak Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanı olduğunu hatırlatan Davutoğlu, Avrupa kıtasının iki büyük komitesinin başında 2 Toros çocuğunun yer aldığını ifade etti. Hiçbir yerde Türk halkının başını, boynunu eğdirecek bir işin başında olmadıklarının altını çizen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz Alaaddin Keykubatların torunlarıyız, biz bu dağları, bu Anadolu'yu yurt edinen o Horasan erenlerinin çocuklarıyız. Siyasetimizin esasında o erenlerin, o üstatların, izinden yürümek var. O izden yürüyenler zalimle beraber olabilirler mi, bir yerde mazlum gördüğünde sessiz kalabilirler mi? İşte biz Başbakanımızın liderliğinde ister Filistin'de ister Suriye'de ister Bosna'da olsun dünyanın neresinde olursa olsun Horasan erenlerinin, Torosların torunları olarak hep mazlumların yanında olduk, hep zalimlerin karşısında olduk, olmaya devam edeceğiz." YEREL SEÇİMLER Bakan Davutoğlu, 30 Mart'taki seçimin sadece bir yerel seçim olmadığını belirtti. 30 Mart'ta milletten iradesine güçlü bir şekilde sahip çıkmasını isteyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu seçimleri bir kader seçimi olarak görüp, 12 yıllık yürüyüşte bizleri haklı buluyorsanız arkamızda en güçlü şekilde duracak ve en yüksek oranda bu desteği ifade edeceksiniz. Çünkü dünyada buna, bu seçimlere ümit bağlayan, bu topluluklara, millete ümit bağlayan birçok ülke var. Artık Türkiye, sadece Türkiye değildir, Türkiye'nin başarısıyla övünen, başarısıyla gurur duyan, Türkiye'nin başarısıyla kendisine Bir Ümit besleyen milyonlarca kitle, onlarca devlet var." MİLLİ İRADEYLE Ekonomik olarak güçlenmeye, milli iradeyle demokratikleşmeye devam edeceklerini belirten Davutoğlu, dünyanın her yerinde onurla dolaşacaklarını ve Türkiye'yi karanlık günlerine asla geri götürmeyeceklerini kaydetti. Türkiye'nin 12 yıl önce tanklarını modernize edebilmek için başka ülkelerin yardımına ihtiyaç duyan bir ülke konumunda olduğunu ifade eden Davutoğlu, şimdi ise kendi topunu, tankını ve savaş gemisini yapan, kendi savaş uçağını yapmakta olan ve savunma sanayisinde dünyanın ilk 12 ülkesi arasına girmeyi başaran bir ülke konumuna ulaştığını belirtti. TÜRKİYE İMF Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin geçen yıl mayıs ayına kadar dış borç ödediğini, IMF'ye borçlu olduğunu anlatan Davutoğlu, "2013'ün mayıs ayında Türkiye IMF'ye olan son borcunu ödedi ve bir daha inşallah kimseden borç almayacağı döneme başladı. Allah bu devlete, bu millete zeval vermesin. Bir daha kimseden borç isteme zilletine düşürmesin. Allah bir daha bu milletin başına '70 sente dahi muhtacız' diyen başbakanlar getirmesin" dedi. Türkiye'nin borçsuz dönemini görmesini imkansız olarak değerlendirenlerin olduğunun altını çizen Davutoğlu, Türkiye'nin bugün bu imkansızı gerçekleştirdiğini ve hatta borç alan değil, borç veren bir ülke konumuna geldiğini söyledi. Sadece borcun kapatılmadığını, ciddi bir ekonomik kalkınmanın sağlandığını vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti: BUNDAN SONRAKİLER "Bundan sonrakiler 2013 yılını ne gezi olaylarıyla ne de 17 Aralık operasyonlarıyla hatırlayacak. Neyi hatırlayacaklar biliyor musunuz? 'Türkiye Cumhuriyeti devleti borç defterini kapattı' diye, 'Avrupa Birliği'ne vizesiz gitmenin önü açıldı' diye ve öyle bir demokratik döneme girildi ki bu milletin hanımları şu veya bu kıyafeti tercih ettiler diye üniversite kapılarından, TBMM kapısından dönülmeyecek döneme girdiler denilecek. Hepimiz bunun acısını yaşadık. Başörtülü ya da örtüsüz olmak arasında, Alevi olmakla Sünni olmak arasında, Türk olmak, Kürt olmak, Çerkez olmak arasında fark yok, bütün vatandaşlarımız eşit ama 10 yıllarca başı örtülü hanım kardeşlerimiz, üniversite kapılarından alınmadılar. Meclisten 'Dışarı, dışarı' diye tempo tutularak çıkarıldılar. 2013 yılını ileride hatırlayanlar bir daha böyle bir zilletin yaşanmaması için kararların alındığı yıl olarak hatırlayacak."