Biz nasıl bir millet olduk aklım mantığım almıyor ya! Haftalardır, aylardır hatta birkaç yıldır bu sapıkça haberleri okudukça deli oluyorum. Hangi haberler mi? Hani şu masum hayvanlara, masum bebeklere tecavüz eden, taciz eden insanların haberleri, onlara eziyet eden insan dahi denmeyecek mahlukatların haberleri.

Dünden beri okudukça fotoğraflarını gördükçe çileden çıktığım biri var mesela. Çorum’da kendine insan diyen saçından sakalından utanmayan sapığın biri karısı şehir dışında olduğu her gün bir kangal köpeğine tecavüz ediyormuş. Bimer’den falan şikayet ettim gördüğüm an, herkes de ediyormuş çok şükür adam dün yakalandı köpek Sungurlu Kaymakamlığı tarafından kurtarılmış. Ama adamı gördükçe deli olmamak içten bile. Bir bu değil ki, İzmir’de biri köpeğe tecavüz edecekken yakalanmış, öteki Çanakkale’de sokak köpeğini araba lastiğine telle bağlayıp yakmış. Arkadaş siz nasıl bir manyaksınız? Aklım almıyor artık benim. İç dünyanızda ne yaşıyorsunuz siz? Bu kadar manyak olabileceklerini çevresindeki insanlar göremiyor mu, tecrit edilsinler insanlardan!

Bu konuya sadece hayvanlar açısından bakmamak da lazım. Ben bu konuda aşırı hassasım ama herkes böyle değil. Ama kaçırılan bir nokta var tabi, bunu o masum canlara yapın sapıklar insanlara neler neler yapar… Yapıyorlar da zaten… Pedofili ne kadar arttı ülkemizde bir düşünsenize. Gaziantep’de 9 aylık bebeğe tecavüz etmediler mi? İzmir’de 17 aylık bebeğe tecavüz etmediler mi? Antalya’da 2 yaşında çocuğa tecavüz etmediler mi? Yurtlarda erkek çocuklarına yapılanları söylemeyim bile… Evsizin biri 3 yaşında kızı kaçırıp tecavüz edip öldürmedi mi? Televizyona çıkıp bir de kendini acındırmadı mı?

Nereye gidiyor bu durum ben artık anlayamıyorum. Biz Müslüman bir ülkeyiz, bizim adetlerimiz, geleneklerimiz, bir aile kavramımız, en önemlisi vicdanımız vardı! Nereye gitti bunlar?! Ne zaman bu kadar görmemezlikten gelen, bu kadar kör, sağır bir millet olduk. Bunların çoğuna bir şey yapamadık. Bu kadar sapkının aramızda dolanmasına canlarımıza eziyet ederek öldürmesine izin verdik?... 

Mesela dün okuduğum bir yazıda, performans sanatı denince akla ilk gelen isimlerden biri Sırp asıllı Marina Abramoviç yaptığı gösterilerle kendi dalında tarihe geçmiş bir isim. Abramoviç'in birçok canlı performansı hem takipçilerini hayrete düşürecek şekilde yaratıcı hem de canlı performanslar olduğu için aslında bir nevi de sosyal deney statüsünde değerlendiriliyor. Ama 1974 yılında canlandırdığı performansın Rhythm 0 yüzünden başına öyle şeyler geldi ki... Performans bir anda sosyal deneye dönüşüyor. İnsanlar bir anda içerisindeki canavarı ortaya çıkarıyor. 

O dönem sanat çevrelerinde çok tanınmamış bir isim olan Abramoviç bu performansında altı saat boyunca olduğu yerde hareketsiz kalarak hiçbir şeye tepki vermemeyi amaçlamış. Gösterinin işleyişi olduğu yerde sabit kalmaktan ibaret. 

Bununla birlikte sanatçının hemen yanındaki masaya da yetmiş iki adet nesne dizilmiş. Gösteriye gelenlere de bu nesneleri istedikleri gibi kullanabilecekleri söylenmiş.

Masanın üstünde kekten çiçeğe, bıçaktan zincire kadar rastgele dizilen eşyalar vardı. İnsanoğlunun romantizmini ve vahşiliğini ölçecek şarap ve jilet gibi nesnelerde masaya dizilmişti. Hatta bunların arasında bir silah ve bir de kurşun bulunmaktaydı. Ziyaretçiler bu eşyaları istedikleri gibi kullanabileceklerdi. 6 saat sürmesi planlanan gösteride Marina Abramoviç bir cansız manken gibi sabit kalacaktı. Ancak hayatının en zor gününü yaşayacağını gösterinin başında tahmin etmiş miydi? İşte bunu bilemiyoruz. Abramoviç'in üzerinde "Ben 6 saat boyunca burada ayakta duracağım. Bu objelerle bana istediğinizi yapabilirsiniz, olacakların hepsinden ben sorumluyum." yazan bir kağıt vardı. Abramoviç'in çaresiz ve hareketsiz bir insana diğer insanların tepkilerini gözlemlemeyi amaçladığı gösterinin ilk başlarında ziyaretçiler sanatçıya karşı oldukça insancıl davrandı. Gül verenler, saçını okşayanlar, kek yedirenler bile performansın nereye gideceğini tahmin edememişti.

Dakikalar geçtikçe işler bir sanat performansından çok vahşete dönmeye başladı. Seyircilerden birinin kadına tokat atması ve hiçbir tepki almaması diğer göstericileri de cesaretlendirdi. Abramovic’in gerçekten de, hiçbir reaksiyon vermediğini farkeden topluluktan bazıları kadına daha sert bir biçimde vurmaya başladı. Az önce kadının elini sıkan, ona gül uzatan insanlar karşılarında gerçekten savunmasız birinin olduğunu kavradıklarında şiddet eğilimi göstermeye başladılar. Ancak olaylar bununla da sınırla kalmadı.

İzleyicilerden birisi masada bulunan dolu silahı Abramoviç'e doğru dayadı. Basit bir performans sanatı gösterisi dehşet gösterisine dönmüştü. Vücudunu jiletle çizenler, kadını darp edenler, cinsel tacizde bulunanlar hatta tecavüze yeltenenler bile oldu. Bu basit gösteri insanoğlunun içinde nasıl bir canavar olduğunu gösteriyordu.

İş bazı ziyaretçilerin sanatçıların jilet darbesiyle boynundan akan kanı emmesine kadar gitmişti. Gösterinin sonlarına doğru birkaç duyarlı insan araya girdi. Kalabalık dehşet dolu eylemlerden vazgeçti ve kadının çıplak fotoğraflarını çekmeye, bazılarını da eline tutuşturmaya başladılar. Bu esnada kadın gözyaşları içine boğuldu.

Kalabalıktan bir kadın sanatçının gözyaşlarını sildi ve ona sarıldı. Yapılanlardan rahatsız azınlık da araya girdi. Bazıları sanatçının yaralarını temizlerken, bir kısmı da üstünü örttü. Sakinlemesi için kadına sigara uzatıldı. Altı saatlik gösterinin bitmesiyle Abramoviç kan revan içinde hareket etmeye başladı ve sanat galerisinde bulunan insanlar korku içinde sağa sola koşuşturmaya başladı.

Basit bir fikirle başlayan sıradan bir performans sanatı, insanların kötülük konusunda birbirlerinden cesaret aldıklarında ne kadar vahşileşebileceğini gösteren bir sosyal deneye dönüştü.

Bence artık bu hayvanlara eziyet eden, tecavüz eden, öldüren manyakları, yarın öbür gün bize de bir şey yapabilirler diye düşünerek ceza vermeliyiz. Etrafımıza dikkat etmeli artık öyle kolayca herkese güvenmemeliyiz maalesef. Eski Türkiye’den zerre bir şey kalmadı çünkü…