İstanbul’da aynı sandık kurulu, aynı seçim kurulu aynı şartlarda, seçmenin aynı zarfa yerleştirdiği dört seçmen pusulasından Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nınkini cımbızlayarak, millet ittifakı adayı Sn. Ekrem İmamoğlu kazandı diye “Bunda hile var!.. Oylar çalındı!..” şüphesiyle AKP tarafından iptaline kadar götürülmüştür…

Bir şey olmuştu ama ne olmuştu anlanamamıştır. Yüksek Seçim Kurulu gerekçeli kararı açıklandı ama seçim iptalini gerektirecek hallerle ilgili delil bulunamadı. Türk demokrasisi bundan elbette yara aldı. Siyasi parti ve politikaları inandırıcılığını kaybettirdi. Politikacı söylemine güven kalmadı. Türk adaleti hırpalandı ve yıpratıldı. Benzer karar iradesi yok edildi…

Kararın içeriğini tartışmak gerekmez. YSK kararı kesindir, itiraz mercii yoktur. Türk adaleti, Seçim ve seçmen güvenliği tartışma konusu olacaktır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve sistemin kamu üzerindeki tutum ve davranışları tartışmanın odağına oturacaktır.

Oylar çalındı mı. Ekonomi İstanbul’a mı feda edildi. Sandığa tekme atmak mı. İstanbul giderse Türkiye’de mi gider. Sandıkta birisine kumpas mı kurulmuştur. Aynı sandık görevlilerinin bulunduğu diğer reyler neden kabul görmüştür. Mağdur edilen cumhur ittifakı adayı mı, millet ittifakı adayı mı. Seçmenin yüzüne bakarak partisi belli olur mu. Soyadını tarayarak partisine ulaşmak mümkün mü. Bireylere soy kütüğüne göre ad takmak doğru siyaset mi. Bu ülkeyi kim ve kimler yıpratıyor. Herkes şundan emin olmalı ki YSK görevini yapmıştır!..

Sanırım 23 Haziran seçim sonuçları da şimdiden kesinleşmiştir. Sandıktan doğru veri akışı gelmez ise sonuç nice olur. Netice beklentiye cevap vermez ise doğru sonuç elde edilmiş olur mu. En güvenilir kurum olarak tanımlanan YSK’da güvenin güçlenmesi için yapısal yenilenme çalışması yapılır mı. TBMM nasıl bir yasama görevi üstlenir. Şimdilik her şey muamma…

Anlaşılan 16 milyon İstanbul seçmeni 23 Haziran’da yeniden sandığa giderek hileye karşı tek seçmen pusulası ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı yeniden seçecek. Şaibeleri ortadan kaldıracak, Türk adaletine güven sağlayacak. Ama 31 Mart seçiminin üzerindeki şaibe ve tartışma hiç bitmeyecek. Seçmen haksız yere kesilen faturanın bedelini ödeyecek!..

Kesin bir şeyler olmuştu anlayamamıştık. Şimdi çok şey anladık. Anlaşılan o ki burası Türkiye ve, “her şey çok güzel olacak !.. “