Yıllarımız hep bu iki kelimenin etrafında fırıldak gibi döndü durdu. Bazılarını sevdik, kimilerini sevmedik, başkalarından da belki nefret ettik. Çok sevdiğimiz, aşırı duygulara kapıldığımız, âşık olduğumuz, aşkla tanıştığımız ve geçek aşkı bulmaya çalıştığımız dönemler de oldu,; nefret ettiğimiz, kin kustuğumuz, düşman gözüyle baktığımız da…

Ama hep, ya sevdik; ya da sevmedik. Sevgiyi öğrenmek, sevgiyle tanışmak, sevgiye ulaşmak, sevgiyi tanıştırmak, sevgiliyle birlikte olmak arzusu içinde bulunduk. Çocuk aşkı, gençlik sevdası, vatan müdâfası şeklinde akıp geldi hepsi birden… “Bayrakları Bayrak yapan üstündeki kandı.. Eğer uğrunda ölen varsa vatandı…” bir sevgi, bir sevdaydı, bizim kuşak için…

Tarih sevgiyi güçlendiriyor, bilgiyi geliştiriyor, sevgi derinliğini arkeolojik kalıntılardan süzerek Bilge Kağan, Mete han… diyarlarına taşıyor. Karahanlılar, Selçuklular, Osmanlılar …. Derken, Cumhuriyetle buluşturuyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le kaynaştırıyor, başbuğ Alpaslan Türkeş’le ve daha niceleriyle tanıştırıyor… Sevmek ve sevmemek ilkesiyle vücuda eriyor….

İdeolojik hareketler toplumda sevmekle sevmemenin arasını açıyor, seven, hayran kalan, aşkıyla yananların karşısına sevmeyen, nefret eden, kin kusan nesiller büyütüyor… Anadolu Türklüğü tartışılır hale geliyor. İslam inancı aslından uzaklaştırılıp Müslümanlar düşmanlaştırılıyor. Türk müsün, Müslüman mı? Tartışması yaratılıyor. Türkü mü seversin, Müslümanı mı? Söylemleri geliştiriliyor….

Bütün bunlar Osmanlı - Cumhuriyet, Padişah – Atatürk, Reis ve diğerlerine doğru sürüp gidiyor. Politika ve politik çıkar hesapları araya sıkışınca sürdürülebilir düşmanlık hesabı devreye giriyor, sevenin sevmeyene kini ön plana çıkartılıyor. İyi şeylerin tasarlandığını da hatırlamak gerekiyor. Uygulamalar eleştirilse bile tarihteki şahsiyetler sevilmeli, saygı duyulmalıdır!

Vatan; üstünde doğup, büyüyen, yaşayanlarındır. Tarih sevgi, sevda, kavga, savaşla doludur. Olaylara sevgiyle yaklaşmak bütün inançların ana temasıdır. Birlikte yaşam, kaynaşma, dayanışma sorunlara ortak çözüm sevgiyle başlama, büyüme, sevdayla hayatın temel ögesidir.

İyilikten hoşlanan, hoşgörü sahasını geniş açıyla kavrayan, sevgi yüklü eğitim alan nesillerin gönlünde “sevmeme” sahası yer almaz. Kin, nefret, öfke, sevmeme duygusu yanlış eğitim ve öğretimin hatasıdır. Biz hep sevelim, sevdirelim, sevilelim. Adı; “Atatürk de, İnönü de, Demirel de, Ecevit de, Erbakan da, Reis de…” olsa; sevgi öğrenilirse, inanın o vakit, Türkiye iyi olur!

Farklı idealler geçici akımlardır. Milli ideallerin, ülkülerin ana teması hakaret değil, sevgidir!