p>Sabahları her gün bahçeye kuş yemi koyar o garipleri beslerim. Onlarda nankör değiller her zaman cıvıl cıvıl öter etrafa neşe saçarlar. Etrafta uçuşurlar sulara yemlere konar kalkarlar bir hareket oluştururlar. Onları seyretmek hür yaşam tarzlarını gözlemlemek insanın stresini bir nebze olsun alır rahatlık verir.

Acımasız rant çılgınlığı bunlarıda vuruyor. Her yer betonlaşınca kalabalıklar ve gürültü artınca ister istemez onlar da oraları terk ediyor hayata başka yerlerde devam ediyorlar. Bizler onlardan mahrum olan hayata devam ediyoruz. Haydi bizler bir nebzede olsa onlarla birlikte onların bahşettigi neşeyi hissederek yaşama fırsatı bulduk ama bizden sonraki nesiller ne olacak. Tabiatın nimeti olan her şey insan için insanın faydalanması için. Son dönemde Oba Mahallesinde gezerken eskiden her tarafında kokan o nefis portakal çiçeğinin harikulade kokusunun her geçen gün biraz daha azaldığını nasıl gözlemliyorsak ve bu bizleri üzüyorsa bu kuşların da bölgeyi terk etmeleri de üzücüdür.

      Şimdi gelelim asıl konumuza. O da ne bilirmisiniz. Çevre duyarlılığı çevreye sahip olmak ve bu bilinci tüm toplumda oluşturmak. Hemen her çocuk ve genç sakız denen o ne için çiğnenir ne faydası vardır bilinmez nesneyi alıyor çiğniyor. Tamam biz buna bir yasak koyamayız isteyen alır çiğner. Ancak bunu çiğnedikten sonra ortalığa atmak işte bu olmamalı.

      Sabah kuşlara yem dökerken ki bu kuşlar kafes hayvanı değil benim bahçeyi kendilerine mesken tutmuş serbest dolaşan kuşlar. Ne oldu biliyormusunuz bir kuşun cansız bedeni oracıkta yatıyor. İlk önce biraz çekindim malum kuş gribi ve benzeri hastalık söylentileri de var ya. Kuşu bir sopayla çevirdim ne göreyim ağzında sakız. O sakız onun gagasına yapışmış ağzını kilitlemiş. Muhtemelen çiğnedikten sonra ortalığa atılan bu sakızı yem zanneden garip ona yapışmış ve o da bu garip kuşun ölümünün sebebi olmuş.

      İşte bundan dolayıdır ki çevreye bilinçsiz atılan her şeyi bir daha gözden geçirelim ve atmayalım. Tıbbi atıklar kimyasal atıklar kanalizasyonun denize deşarjı daha neler. Ama  hiç unutmayalım kuş ölümüne sebep olabilen sakızlar. Kendi ayağımıza yapışsa ayakkabıyı temizleyene kadar atana neler deriz malumdur. Öyleyse hem kendimize okutmayalım hem de tabiattaki dengeleri alt üst etmeyelim.

      Alanya'mızın her noktasına da kuşlara da sahip çıkalım. Yoksa bir gün İsviçre'deki çocukların inek ne renk sorusuna verdikleri MOR cevabı bizim çocuklarımızca da verilir bu kaçınılmazdır. Yarın yedi Haziran malum seçimler var bu seçimler de her kez sandığa birbirine saygılı olarak gitmeli sonuçlarına da saygılı olmalıdır. Nasıl ve kimler tarafından yapıldığı bilinmeyen Diyarbakır olayları vatandaşlarımızın ölümüyle sonuçlanmış ve aklı selim sahibi herkesi üzmüştür. Barajı aşmak için düzenlenmiş bir olaysa da baraj altında kalmaları için düzenlenmiş bir olaysa da kabullenmek hiç ama hiç mümkün değildir.

      Demokrasiler de kullanılacak metod bellidir oda sandık ve sandığa gitmek oy kullanmak fikrinin yansımasını sağlamakla olur. Anayasal hakkımız olan seçme ve seçilme hakkımızı sandığa giderek mutlaka kullanalım ki ilerde söz hakkımız olsun. Demokrasilerin vaz geçilmez unsurları olan siyasi partiler ve onların üyeleri birbirlerine saygılı olmak mecburiyetindedir. Saygıda mecburiyet sevgide serbestlik vardır. Sevmesen de birbirine saygı göstermek mecburiyetinde olduğunu ve kanunlar çerçevesinde davranman gerektiğini hatırdan çıkarmamalısın.

   Buda bir çevre anlayışıdır ve toplumumuzda mutlak oluşturulmalıdır. Yoksa akibetimizin  kuşların ki gibi olması kaçınılmazdır.