Hükümetin elini üniversitelerden çekmesini isteyen başkan Kandemir, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

2023-2024 Eğitim – Öğretim Yılı’nın başlaması dolayısıyla eğitim öğretim organizasyonumuza dair bazı hususların dile getirilmesinde yarar görülmüştür. Bilindiği üzere, MEB tarafından ilk, orta, lise ve dengi okulların müfredat programları hakkında yine bir değişikliğe gidildi. Eğitim, sağlık ve güvenlik; her millet için temel hizmetlerdir ve özellikle bu alanlarda tutarlılık ve devamlılık arz eden politikalar izlenmelidir.

1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda yer alan ve halen geçerli olan Genellik ve Eşitlik İlkesi der ki; “Eğitim kurumları dil, ırk, cinsiyet, engellilik ve din ayırımı gözetilmeksizin herkese açıktır. Eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz”.

Halbuki Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından “karma eğitimin zorunlu olmadığı” tezi ve kız çocuk sahibi ailelerin karma eğitimden şikâyetçi oldukları iddiası dile getirilmiştir. Bu durum, milli eğitim kanununu tümüyle tartışmalı hale getirmeye yeter de artar bile..!

2019’da atanmıştı: Saim Kanlı dönemi sona erdi 2019’da atanmıştı: Saim Kanlı dönemi sona erdi

Eğitim politikalarının oluşturulması ve din eğitimi ile ilgili uygulamalar, bakanlık dışındaki paydaşların katkıları olmadan, görüşleri alınmadan yapılmaktadır. MEB, eğitimin öznesi olan çocukların ve gençlerin istek ve ihtiyaçlarını objektif değerlendirmekten uzaktır! Daha da önemlisi çocuklarımızın çağdaş eğitime ulaşmaları neredeyse imkânsız hale gelmektedir. Ayrıca din eğitiminde yapılan yanlış uygulamalar, halkımızın ve özellikle gençlerimizin dini değerlerden soğumasına ve giderek uzaklaşmasına neden olmaktadır. İslâm dinini en güzel yaşayan ve bu dine en büyük katkıları yapan Türk toplumunun kutsal değerlerine zarar verilmesini kınıyoruz!

Yükseköğretimde, 6 Şubat depremleri sonrasında plân ve programdan yoksun, bilimsellikten uzak biçimde uzaktan eğitime gidilmesi çok büyük bir yanlıştır! Pandemi de ağır yara alan ve yarattığı hasar telafi edilememiş olan yükseköğrenim, büyük bir darbe daha almıştır. Halen KYK yurtlarının hazır olmaması nedeniyle üniversitelerin açılışı bir ay ertelenmiştir. Hükümetin artık elini üniversitelerden çekmesini, özerk yönetilen demokratik ve lâik bilim kurumları olarak yaşamasına ortam hazırlamasını istiyoruz.

Öğretmenlerimizin çalışma koşulları ve özlük hakları ekonomik ve sosyal ihtiyaçlar dikkate alınarak düzenlenmeli, objektif ve gerçekçi biçimde tayin ve atamalar yapılmalıdır. Eğitim; milleti güçlü kılmak, yüceltmek amacına hizmet eder. Çağdaş ve dinamik bir eğitim sistemi kurmak ve yaşatmak, Türk Milleti’nin hakkı olduğu kadar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük Atatürk’e borcumuzdur.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!