Haber - Burak ÖZTUNÇ Küresel sıcaklıklardaki artışlara bağlı olarak, dünya ölçeğinde hidrolojik döngüde önemli değişiklikler, kara ve deniz buzullarının erimesi, deniz seviyesi yükselmesi, iklim kuşaklarının yer değiştirmesi ve salgın hastalıkların artması gibi, ekolojik sistemleri ve insan yaşamını doğrudan etkileyecek önemli değişikliklerin oluşacağı beklenmektedir. WMO (Dünya Meteoroloji Teşkilatı) raporuna göre, beş farklı kuruluş tarafından yapılan araştırmalar sonucu elde edilen verilere göre; 2015, 2016, 2017 ve 2018 şimdiye kadar kayıtlara geçen en sıcak yıllar olduğu saptanmıştır. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye, su kaynaklarının zayıflaması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme ile bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi öngörülen olumsuz yönlerden etkilenecektir. Ayrıca küresel ısınmanın potansiyel etkileri açısından Türkiye risk grubu ülkeler arasındadır. Bilimsel verilere göre, ülkemizde tarımsal üretim potansiyeli değişecek, Türkiye'nin kurak ve yarı kurak alanlarındaki, özellikle kentlerdeki su kaynakları sorunlarına yenileri eklenecektir. Tarımsal ve içme amaçlı su gereksinimi daha da artabilecektir. Ayrıca geçtiğimiz yıllarda sıklıkla yaşanan orman yangınları, sel baskınları, aşırı yağış ve hortum felaketi gibi doğal afetler gittikçe yaşamımızda daha çok yer almaya devam edecektir. Doğal çevrenin korunması tamamen insanların elindedir. Doğanın insanlara değil, insanların doğaya ihtiyacı vardır! İnsanların vermiş olduğu zarar ile doğaya dönen zarar negatif boyuta ulaşmaktadır. İnsanın yapmış olduğu bu gibi tahribatlardan dolayı, hızlı bir ısınma ve soğuma mevcuttur. Bunun önüne geçmekte yine bu yıkımı yapan insanlar tarafından olacaktır. Bugünü yaşamak için hareket eden insanın, geleceği düşünerek bu durumun önüne geçmesi gerekir. İklim değişikliği ve kürsel ısınmanın önüne geçmek ve doğamızı korumak için,yenilenebilir enerji,sıfır atık, su tasarrufu gibi çevre dostu politikalar üretip, uygulanması gerekmektedir. İklim değişikliği ile mücadele alanında atılan adımların vakit kaybetmeden hızlandırılması, toplumun bilinçlendirilmesi için gerekli adımların atılması ve her bireyin bu konuda hassas davranması gerekmektedir. Doğanın korunması tüm insanlığın sorumluluğundadır. Gelecek nesillere yaşanılabilir bir dünya bırakmak hepimizin görevidir.