TURİZM ÜLKÜSÜ

Turizm sektörünün işleyiş ve ekonomiye katkısı gündemi bayağı doldurmakta ve turizm; “Turizm ya da gezim, dinlenmek, eğlenmek, görmek ve tanımak gibi amaçlarla yapılan geziler ve bir ülkeye veya bir bölgeye gezmen (turist) çekmek için alınan ekonomik, kültürel, teknik önlemlerin, yapılan çalışmaların tümüdür” diye tanımlanmaktadır. Turizm bölgelerinin istikrarlı, sürdürülebilir turizm politikasına ihtiyacı vardır. “Sevmek, sevdirmek, sevilmek” felsefesinin temasını teşkil eden Türk Ülküsü turizm kültürüyle boydan boya örtüşmektedir. Ülküsüz turizm; verimsiz maki ormanları gibi, bodurdur…

Seyahatçiler eylemlerinden dolayı harcama yapmakta, yerel halka adeta para dağıtmaktadırlar. Turistten kazanmak kolaycı olduğu kadar da zordur. Turizm gelirinin yüksekliği turist sayısından çok turist kalitesiyle orantılıdır. Paralı-parasız turist tabirine uygundur. Parasız turistin de tanıtım elçisi şeklinde değerlendirilmesi gerekir…

Turistin geldiği bölge ve ülkeler turizm potansiyeli, turizm bölgeleri de ürün ve imkanları bakımından önemlidir. Turizm pazarını canlı kılan konaklama tesisleriyle tur operatörleri arsında yapılan sözleşmelerin sırrında gizlidir.  Yıkılıp da yerine konut yapılan her otel çöpe atılan, yırtılan sözleşme durumundadır. Turizmde satılan mal değil servistir. Yabancıya “vatandaşlıkla”; turiste “ikamet izni” aynı şey değildir...

Turizm kültürünün teması insandır. Turizm ekonomisi seyahate katılanların harcamaya ayırdıkları bütçesiyle orantılıdır. Sektörün işleyişi yerine oturmaz ise parasını geri götürmek durumunda kalır. Turizm ülküsü; turizm sektörünün ömrüne ömür katma, uluslararası arenada büyük devlet olma, modern ve gelişmiş diplomasi idealidir…

Ülkemizde turizm ürünleri “deniz, kum, güneşle” tanımlanır. Doğal,  arkeolojik sit alanları, dini kutsiyetler seyahat arzusunu çeşitlendirmektedir. Bütün bunlar içinse turizm planlaması yapılması gerekmektedir. Pazarlama, ulaşım, konaklama sektörün bel kemiğidir. Bilinmelidir ki turist “pahalı almaktan değil, aldatılmaktan korkar.”

İnşaat sektörünün hızlı yükselişine de tanıklık eden turizmin gelir dağılımı, devletin kârı, halkın kazancı dikkatten kaçırılmamalıdır. Halkın kârından vergi alan devletin turizm harçları ve ülkeye girişi hususunda uygun politika üretmelidir. Turizmin On iki aya yayılması ve sürdürülebilirliği esas alınmalıdır. Turizmin kilit noktası, anahtarı, odağı hükümet politika, diplomaside düğümlenmektedir. Turizm çok kolay ambargo uygulanabilen hassas sektörlerdendir. Geliştirdiği oranda batırmasını da kolay becerir. Her siyasetin turizm politikası olmalıdır. Turizm yatırımları dikkate alınınca sektörden vaz geçmek imkânsızdır. Tesisleri yıkılırsa; konut inşa edilir. Yerinde ot bitmez, tarım, hayvancılık vs yapılmaz. Ülküsüz turizm; verimsiz maki ormanları gibi, bodurdur…