TARIM KENTLERİ

Köy sosyologlarının düşünce yapılarından en önemlilerinden birisi “tarım veya köy kenti” planlaması üzerinedir. Günümüzdeki büyükşehir yapılanması doğrultusunda kırsal kesimde “mahalli kent” şeklinde düşünmek mümkündür. Aktif siyaset atmosferinde hiç gündeme getirilmeye kırsal ve varoşlarda kalkınma modelleri ile ilgili sol siyasetin “köy kent” kavramını ülkücü politikalar “tarım kent” planlamaları şeklinde tanımlamaktaydılar…

Yerel yönetim yasalarındaki değişiklikler köylerin de imar planı kapsamına alınmış olmasıyla kalkınmanın kırsaldan başlatılmasının plan ve projelerle ortaya konmasını önermektedir. Şimdiye kadar taşrada yerleşen vatandaşların muhtar yetkisi ile tarlasının bir yerinde ikame etme imkânı vardı. Son çıkartılan imar yasaları ile Anadolu’nun en ücra köşesindeki vatandaşın imarsız “kulübe değil ahır” bile yapması imkânsızlaşmış, kaçak yapılaşmaya girmektedir…

Bu durumda kırsal kesimdeki insanların dar şartlarda konut edinmesi, barınması, evlatlarını evermesi şartlar zorlaşmıştır. Demokrasilerde elbette çare tükenmez. “Silahını alan kılıfını hazırlamıştır” dense de durum pek öyle görünmemektedir. Eskiden “köy” diye tanımlanan mahallelerde değişen ve gelişen hiçbir şey yoktur. Varsa da merkezi kentin giderlerine katkı yapmakta emlak, su gibi önceden tanımadığı gider kalemleriyle karşılaşmaktadırlar…

Kırsal kesim siyaset merkezlerinden ve yerel yönetimlerden artı değer kazandırılacak mahalle yatırım projeleri beklemektedir. Coğrafi bölgeler ve şartlar dikkate alınmak suretiyle mahallelerin sosyal, kültürel, iktisadî anlamda sosyolojik kaynaşma noktaları belirlenip planlanmasıyla kalkınma hamleleri oluşturmak mümkündür. En sosyal ihtiyaçlar imar planlarında gösterilmeli, okul, sağlık sistemi, cami, altyapı yanında yerleşim alanların ücretsiz veya ucuz arsa temini ile bölge halkına sunulmalıdır. Bu durum dağınıklığı önleyecek, yatırımların daha ucuza yapılmasının önünü açacaktır…

Kent halkının kullanımına açık kooperatifleşme ile tarımsal destek sağlamada kolaylaşacak, yardımlaşma ve dayanışma kültürü gelişecektir.  Şimdiye kadar yapıldığı gibi her elektrik direği, tel, kanalizasyon şebekesi yerine daha az sayıda direk, daha kısa mesafede altyapı vs. kamu tasarrufunun önünü açacaktır. Böyle planlama köyden kente göçün de önünü alacak ve kalkınma kırsaldan başlayacak, hizmet vatandaşın ayağına ulaşmış olacaktır…

Güncel politikaların hiç birisinde “kalkınmanın kırsaldan başlatılması, toprak ekenin su kullananın” tezi benzeri şirketleştirme, kooperatifleştirme kalkınma hedefi görülmemektedir. Birkaç kişinin zenginliği ile devletin güçlülüğü kalkınmış Türkiye modeli vermez. Kalkınma milli birlik ve bütünlük içinde millet sektörü ve halkın da zenginleştirilmesiyle mümkündür…