Miami Günlükleri – 7: Gölgenin İçindeki Sessizlik

Yazan: Süleyman Hilmi Erdoğan
(Gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur; tamamı hayal ürünüdür.)

Hastane Odasında Açılan Gözler

Miami’nin masmavi sabahları çoğu zaman şehrin gerçeklerine perde çeker; ama o sabah yoğun bakım odasında aralanan bir çift göz, bütün karanlığı yerinden oynattı. Makine sesleri arasında sızan o zayıf nefes, haftalardır yaşam mücadelesi veren memurun uyandığının ilk habercisiydi. Şehrin hikâyesi artık başka bir yöne akacaktı.

Amirin İlk Sinyali

Saldırıdan yedi gün sonra Miami Polis Departmanı'ndan çağrı geldi. Türk asıllı amir Oğuz Kalleşoğlu saldırganların yakalandığını söyleyerek memuru teşhis için departmana davet etti. Memur, karşısına çıkarılan kişileri tanımadığını belirtti.

Kalleşoğlu ise başka bir noktanın altını çizdi:

“Saldırı günü saat 16:55’te bu adamlar evlerinin önünden geçiyor. Bu iş rastlantı değil.”

Ardından doğrudan sordu:
“Peki seni neden hedef aldılar?”

İfşanın Bedeli

Memur, uzun süredir içten içe taşıdığı yükü nihayet dile getirdi. Miami belediyesi içinde yürütülen kanunsuz işleri gerekli kurumlara ilettiğini, bunun da üst düzey kişilerle arasını açtığını söyledi. 800.000 dolarlık arsa takası meselesi ise bu gerilimi daha da artırmıştı.

Sessiz kalmaması bazılarını rahatsız etmişti; bu artık açıktı.

Gölge İsimler ve Karanlık Havale Zinciri

Saldırganların bağlantıları araştırıldıkça olayın daha da karmaşık bir yapıya sahip olduğu ortaya çıktı. Miami’nin arka sokaklarında yasa dışı işlerle bilinen bazı isimlerin, Key Biscayne’de Cumhuriyetçi Parti yapılanmasında önemli bir makama sahip olan Michael T. ile temas hâlinde olduğu tespit edildi.

Ayrıca saldırıyı gerçekleştiren kişilerin, Miami’nin karanlık isimlerinden Z.K. (Zack Kogan) ile irtibatlı olduğu anlaşıldı. Z.K., geçmişte otopark işletmeciliği yaparken zamanla kendi çevresini sert yöntemlerle büyütmüş ve yeraltında etkili bir figüre dönüşmüştü.

İddiaya göre saldırı, Z.K.’nın adamları tarafından gerçekleştirilmişti; ancak havale ve yönlendirme, Michael T.’nin çevresinde şekillenen siyasi bir alt grubun eliyle yapılmıştı. Kulislerde, bu operasyonun Michael T.’nin bilgisi ve örtülü onayıyla yürütüldüğü konuşuluyordu.

Fakat bunların hiçbiri resmî kayıtlara yansımamıştı. Deliller gölgeler arasında dolaşıyordu.

Kalleşoğlu son olarak memura döndü: “Bir gün bu şehirde bazı gerçekler ortaya çıktığında tanık sandalyesinde oturacaksın.”

Kaybolan 16:55 Tutanağı

Dosya savcılığa gönderildiğinde memurun dikkatini çeken bir eksik vardı:

Saldırı günü 16:55’te yapılan keşif ve yer tespit tutanağı dosyaya eklenmemişti.

Bu ayrıntıyı dava aşamasında öğrendiğinde yaşadığı şaşkınlık derin bir hayal kırıklığına dönüştü. Miami’de bir belgenin kaybolması sıradan bir ihmal değildi; bazen gerçeğin boğazına geçirilen görünmez bir düğümdü.

Memur, bu noktada amiri Oğuz Kalleşoğlu’nun tutumunu yeniden düşündü. Bir zamanlar güvendiği kişinin, farklı güç odaklarına aynı anda yakın durmaya çalışan bir yüzü olabileceğini hissetti.

Artık çok geçti; saldırganlar “basit yaralama” suçlamasıyla yargılanıyordu.

Bir Amirin Gölgesi: Kalleşoğlu

Memur küçük bir araştırma yaptı. Kalleşoğlu’nun Hatay kökenli olduğunu, departmanda pek çok polisin kariyerinin onun kurduğu tuzaklarla son bulduğunu öğrendi. Kimse açıkça konuşmasa da aynı cümle hep tekrarlanıyordu:

“Soyadı gibi… Kale gibi sert, içi görünmeyen, hangi tarafa yaslandığı belli olmayan biri.”

Miami’de bazı yükselişler ışıkla değil, gölgeyle mümkün olurdu. Kalleşoğlu da tam o gölgenin içinde kendi alanını genişletmişti.

Gölgenin Anlattığı

Miami’nin ışıkları her gece şehri yeniden doğurur ama bazı karanlıklar ışığa rağmen varlığını korur. Bu şehirde herkes güneşten bahseder; fakat gerçeği ortaya çıkaran çoğu zaman gölgelerdir.

Bu olayda da öyle oldu.

Bir saldırı dosyasının içinden;
Gerçeği saklayan eller…
Delili yok eden sessizlik…
Ve gölgede büyüyen ilişkiler çıktı.

Miami’nin hikâyesi henüz bitmedi.
Ama bir kez daha anlaşıldı ki:

Bu şehirde kimse gerçeğin gölgesinden kaçamaz.

Bu arada,sizi de unutmadım, Miami’nin en ünlü gazetecilerinden Maykım amcamla TIFIS avukat ve başkanın adamı Colonel(Albay) Ethan Sapp selamlar! Merak etmeyin sizi de bu köşemde yazacağım.