Kurtoğlu “Dolar üzerinden ülkemize açılan savaşta topyekun toplumun her kesimiyle ortak hareket ederek çıkmak mümkündür. Alanya’mızda özellikle esnafımız bu durumdan çok ciddi etkilenecektir. Dolar kazanıp ödemelerini Türk parasıyla yapan kesim için şu anki durum kazançlı görünebilir fakat orta ve uzun vadede özellikle turzm sektöründe bu dalgalanmadan oldukça etkilenecek ve maliyetler konusunda ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalınacaktır. Bu nedenle çok dikkatli olunması gerekmektedir” dedi. Kurtoğlu özetle şunları söyledi: Bu içine girdiğimiz durum ancak devlet ağırlığıyla devlet birikimiyle üstesinden gelinebilecek bir durum. Bu sistem çökmüştür. Bunu seçime giderken de ifade etmiştik. Diğer partiler Türkiye'nin içine girdiği durumu hafife alan yorumlar yaparken Vatan Partisi, "Türkiye bir çöküşün eşiğindedir." dedi. Turgut Özalların kurduğu Erdoğanların uyguladığı borçlanma ekonomisi denilen neoliberal sistem çökmüştür. Bundan başka bir sistemden haberleri de yok, kadroları da yok. Mecliste olan diğer partilere bakıyoruz onlarda da hiçbir çözüm yok. Hatta onlar daha perişan durumdalar. Bu sistemin içinde bir çıkış yolu kalmamıştır. Özel sektörün temsilcileri de bunu söylüyorlar. Artık borçlanma ekonomisi içerisinde dışarıdan borç alarak, borcu borçla çevirerek çıkış yolu kalmamıştır. Şuanda gecikmeden yapılacak bazı işler vardır. Yastık altındaki parayla ilgili talepler ile bu iş çözülmez. Bankaları korumak, banka sisteminin çökmesine engel olmak amacıyla mevcut Türkiye’deki döviz mevduatlarının rayiç bedel üzerinden Türk Lirasına çevrilmesi gerekir. Suriye politikası hemen değiştirilmeli. Rusya, Çin ve İran ile ilişkiler bakımından derhal Türkiye’nin Suriye’ye el uzatması lazım. İran ile Türkiye’nin dayanışma içerisine girmesi lazım. Yıllık 55 milyar dolar ile neredeyse ithalatımızın yarısını ifade eden enerji ithalatı bakımından İran ile dayanışma çok önemlidir. İran, Rusya, Çin gibi ülkelerle alışverişimizde milli para birimleri kullanılmalıdır. Her şeye ihracat açısından bakmak ithalat patlamasını getiriyor. Üretim odaklı bakmak zorundayız, iç piyasaların taleplerine kendi yerli üretimlerimizle olabildiğince cevap verebilmek, cari açığı kapatacak yatırımlar yapmak durumundayız. Teşviklerle bir çözüm olmadığı görüldü. Devlet tasarruf yapacak, yatırım yapacak, bölgeler arasında dengeleri sağlayacak. Özel sektör olacak, onsuz olmaz fakat devletin burada müdahale etmesi gerekiyor. Korkacak bir şey yok. Bu kaçınılmazdı. Türkiye buraya gelecekti. Biz bunu 1980'lerde söyledik. Bunun sonu yok dedik. Eninde sonunda buraya gelecektik. Türkiye'nin bütün birikimini kullanarak çıkacağı koşullar oluşmaktadır. Devletçilik özel sektörle el ele vererek önümüzdeki dönemin yükselenidir. Devletçiliği Türkiye'de savunan tek parti Vatan Partisi'dir. Batı Asya, Asya, Batı Avrupa ülkeleriyle birleşeceğiz. Türkiye buradan ancak bir üretim devrimiyle çıkacak. Başka hiçbir çaresi yok. Türkiye yeni hükümet aramaya başlamıştır, Türkiye'ye milli hükümet gereklidir. Üretim ekonomisinin inşaası için bütün sınıfların katıldığı bir milli hükümete ihtiyaç vardır. Vatan Partisi'nin katılımı olmadan Türkiye'de hükümet sorununun çözümü olmayacağı açıktır. Muhalefet pes etmiş durumdadır. Bunları da ayağa kaldıracak, Türkiye'nin ihtiyacı olan görevlerini yapmayı sağlayacak olan parti Vatan Partisi'dir. Milli direnme ekonomisinin şimdiden planlanması gereklidir. Önümüzdeki süreçte bütün halkın gıda güvenliğinin sağlanması gereklidir. Türk polisinin, ordusunun ihtiyaçlarının karşılanmasında hiçbir fedakarlıktan kaçınılamaz. Sağlık hizmetlerinden ve eğitimden fedakarlık yapamayız. Sancılı bir dönemden geçiyoruz ama biz çetin koşullardan büyük çözümlerle çıkmasını bilen bir milletiz. Türkiye Avrasya’da Atatürk devrimini tamamlayacak büyük bir atılımın içine girecektir. Milletimizi seferber etmeye hazırız. Vatan Partisi’nin programı, siyasetleri, kadroları, gençliği ve tarihsel birikimi milletimizin emrindedir. Vatandaşlarımızı umutla, güvenle, sevgi ve saygıyla selamlıyoruz.”