Korona virüs denen, bir anda nereden çıktığı, nasıl türediği, hele hele bu illete yakalananların nasıl tedavi edileceği bilinmeyen, ilacı, aşısı olmayan bir hastalık birkaç aydır Dünya’yı kasıp kavuruyor.

   Alınan bütün önlemlere rağmen kıtaları, okyanusları aşarak hızla yayılan virüsün en önemli özelliği ise çocuklara zarar vermiyor oluşu.

***

   Hafızamdan iki ayrı olayda, iki çocuğun cümleleri hiç çıkmıyor. İnsanın ruhunu sarsan iki cümle. Saf, temiz, masum iki çocuğun sözleri.

   Korona virüsü ile bunları bir anda nasıl bağdaştırdıysam ben de pek bilmiyorum.

   Birincisi; yıllar önce Bosna savaşı esnasında, Srebrenica katliamı sonrasında 4 yaşında bir çocuğun mezarı başındaki annesi, çocuğunun ölmeden önce yönelttiği soruyu aktarmış yanındakilere; "Anne" diyormuş çocuk, "Askerler çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi?”

   "Askerler çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi?”

   İkincisi ise; 2014 yılında Katil Esed'in attığı bombalarla yaralanan 3 yaşındaki Suriyeli çocuğun ölmeden önceki son sözleri, 'Gidince Allah'a her şeyi anlatacağım' olmuştu.

   O Suriyeli çocuk, ölmeden önce "Allah'a her şeyi anlatacağım" demişti ya.

   "Allah'a her şeyi anlatacağım" demişti!

   Galiba anlatmış...

   Dünyayı kırıp geçiren fakat çocuklara zararı olmayan, çocukları öldürmeyen bir virüs.

   Sanırım dünyaya gelmiş en anlamlı mesaj...

***

   Haa bir de bu korona virüsünün dünya üzerinde uğramadığı, giremediği tek yer Gazze. Yıllardır zalim İsrail tarafından abluka altında tutulan, sık sık bombalanan, açık hava hapishanesine çevrilen Gazze…

   Allah’ım! Sen nelere kadirsin!

   Allah’ım sen ne büyüksün!

   Eee ne demiş atalarımız?

   “Bu dünyayı yakarsa, mazlumların ahı yakar.”

“Zalimin zulmü mazlumadır.

Mazlumun ahı zalime, niyazı Allah’adır.

Gören, duyan, işiten,

Hesabını soracak olan

Bir yüce el, bir yüce kudret

Elbet vardır.”