Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye-Afrika ilişkileri üzerine kaleme aldığı makalede, Türkiye'nin Afrika'daki gelişmelere hiçbir zaman kayıtsız kalmadığını, tarihin Türk ve Afrika halklarını bir araya getirdiğini ve aralarında güçlü bağların kurulmasını sağladığını bildirdi. İNGİLİZCE VE FRANSIZCA YAYINLANDI Çavuşoğlu'nun 19-21 Kasım'da yapılacak 2. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi öncesinde yazdığı "Türkiye-Afrika: Dayanışma ve Ortaklık" başlıklı makalesi Afrika basınında geniş yer buldu. Makale, Uganda, Somali, Gana, Eritre, Kenya, Ruanda, Tanzanya, Uganda, Nijerya ve Moritanya gibi ülkelerin gazete, haber siteleri ve haber ajanslarında İngilizce ve Fransızca olarak yayımlandı. SÖMÜRGE OLMAKTAN KURTULUŞ Çavuşoğlu, makalesinde Türkiye'nin, sömürge olmaktan kurtuluş ve ulusal bağımsızlık için verdikleri haklı mücadelede daima Afrika halklarıyla dayanışma içinde olduğunu ifade ederek, Afrikalıların Türkiye'yi dost ve yakın bir ülke olarak görmesinin her zaman büyük bir memnuniyetle karşılandığını belirtti. SOMALİYE YAPILAN ZİYARET Makalesine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011 yılında Başbakanlığı döneminde ailesi ve geniş bir heyetle Somali'ye yaptığı ziyareti hatırlatarak başlayan Çavuşoğlu, bu ziyaretin çok uzun bir aradan sonra Somali'ye düzenlenen ilk uluslararası uçuşlardan biri olduğunu vurguladı. Çavuşoğlu, bunun kıtlık ve kuraklıkla birlikte yaşanan insani kriz ve kronik istikrarsızlıkla boğuşan Somali'de olayların gidişatını değiştirdiğini bildirdi. TÜRKİYE VE SOMALİ HALKLARI Mevlüt Çavuşoğlu, o gün iç savaşın ve insani felaketin küllerinden yeni bir ortaklığın doğduğunu, ziyareti izleyen süreçte Türkiye ve Somali halklarının bu ülkenin yeniden inşası için omuz omuza yoğun biçimde çaba gösterdiğini ifade etti. Çavuşoğlu, Türkiye'nin hali hazırda sadece Somali'de değil Afrika'da daha fazla değişim için çalıştığını vurguladı. AFRİKA AFRİKALILARI AİTTİR Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yine Başbakanlık görevindeyken 2013 yılında Gabon parlamentosuna hitabı sırasında kullandığı "Afrika Afrikalılara aittir, biz altınınız için burada değiliz" ifadesine atıfta bulunarak, Türkiye'nin Afrika kıtasıyla hiçbir zaman sömürge ilişkisi içinde olmadığını, tam tersine Afrika ülkelerinin sömürgecilere karşı mücadelelerinde Osmanlı İmparatorluğu'ndan yardım beklediğini anımsattı. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN LİDERLİĞİNDE Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğindeki Kurtuluş Savaşı'nın, Afrika halklarının bağımsızlık ve özgürlük mücadelelerini güçlü biçimde etkilediğini, bu etkinin Türk donanmasının 24 Afrika ülkesinin limanlarına yaptığı ziyaretlerde dillendirildiğini ifade eden Mevlüt Çavuşoğlu, yüzyılların ürünü erdeme ve bilgeliğe sahip Afrika'nın genç ve dinamik nüfusuyla, engin doğal kaynaklarıyla her şeyin ötesinde Afrika halkları ve ülkeleri için bir fırsatlar kıtası olduğunu dile getirdi. AFRİKA MEDENİYET BEŞİĞİ Çavuşoğlu, Türkiye'nin bu gerçekler ışığında Afrika'yı medeniyetin beşiği ve insanlığın geleceğinin merkez üslerinden biri olarak gördüğünü belirterek, birçok Afrika ülkesindeki dönüşüm sürecini, siyasi, demokratik, ekonomik, sosyal ve kültürel iyileşmeyi sevinçle karşıladığını belirtti. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, kıtada Türkiye'nin ilk diplomatik temsilinin Etiyopya'nın Harar kentinde 1912 yılında kurulan Türk konsolosluğu olduğunu hatırlatarak, bugün Afrika'da Türkiye'nin 39, Afrika ülkelerinin de Türkiye'de 32 büyükelçiliğiyle iletişim ve etkileşim kanallarının çok genişlediğini bildirdi. TÜRKÜN AFRİKA ÜLKELERİ Bunun yanı sıra şahıslar arasındaki temasların da her geçen gün güçlendiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, Afrika'dan gelip Türkiye'de öğrenim gören, çalışan ve yaşayan binlerce kişi olduğuna, yine binlerce Türkün Afrika ülkelerinde yaşadığına, Türk Hava Yolları'nın, yaklaşık 40 varış noktasına doğrudan sefer düzenleyerek kıtanın en önde gelen uluslararası havayolu şirketlerinden biri haline geldiğine işaret etti. SÜREKLİ BÜYÜYEN Çavuşoğlu, Türkiye'nin Afrika'da sürekli büyüyen yatırımlarından büyük bölümünün yerel işgücüyle, yerli kaynakların kullanımıyla ve nihai ürünlerin üçüncü ülkelere ihracıyla örnek teşkil ettiğini belirtti. Çavuşoğlu, Türk özel sektörünün sadece Somali'nin başkenti Mogadişu'ya gelecek iki üç yılda 100 milyon dolardan fazla yatırım yapacağını, son on yılda Sahra Altı Afrikası ülkeleriyle toplam ticaret hacminin on katına çıktığını vurguladı. TÜRKİYE AÇILIM POLİTİKASI Türkiye'nin Açılım Politikası ile bağlantılı olarak Türkiye'de Afrika yılının kutlandığı 2005 yılından bu yana Afrika ülkeleriyle ilişkilerin daha da geliştiğini kaydeden Çavuşoğlu, Türkiye'nin Afrika'da yatırım, ticaret ve kalkınmada önemli bir ortak haline geldiğini ifade etti. Çavuşoğlu, bugün Türkiye'nin Afrika Birliği'nin ve Afrika ülkelerinin süregelen barış, gerçek demokrasi, sürdürülebilir kalkınma ve herkes için refah çabalarını etkin biçimde destekleyebilmek için ne gerekiyorsa yaptığını kaydetti. BAŞARIYLA TAMAMLANDI Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin 2013 yılında ABD ve İngiltere'den sonra dünyada en fazla insani yardım sağlayan ülkeler sıralamasında üçüncü sıraya yerleştiğini belirterek, bu başarıda Afrika ülkeleriyle dayanışmanın önemli rol oynadığını, 2008 yılında Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi'nde belirlenen tüm hedeflerin hayata geçirildiğini ifade etti. Çavuşoğlu, Türkiye'nin Afrika'ya açılım politikasının şu anda başarıyla tamamlandığını bildirdi. TEMELİ ATILACAK Çavuşoğlu, 19-21 Kasım tarihlerinde Ekvator Ginesi'nin başkenti Malabo'da yapılacak 2. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'nde de gelecek dört yılda yapılacakların temelinin atılacağını, zirvenin temasının, "Afrika'nın Entegrasyonu ve Sürdürülebilir Kalkınmasını Güçlendirmek için Yeni bir Ortaklık Modeli" olacağını hatırlatarak, zirvede 2015-2018 Ortak Yürütme Planı ve Deklerasyonu'nun benimseneceğini bildirdi. AFRİKA BİRLİĞİ Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye'nin öncelikli alanlarda hedeflerini gerçekleştirmede Afrika Birliği'ni tümüyle destekleme taahhüdüne bağlı kalacağını, kıtada son on yılda çok yönlü faaliyetlerin ve çabaların Afrika ülkeleri, Afrika Birliği ve Afrikalı bölgesel örgütlerle daha güçlü ilişkiler inşa etmek ve geliştirmek konusundaki süregelen kararlılığın hiç şüphesiz açık bir beyanı olduğunu kaydetti