Yaz tatilinde 2020-2021 eğitim öğretim yılı ile ilgili hazırlıklar hakkında bilgi veren Milli Eğitim Bakanı Ziya SELÇUK okulların açılması ile ilgili 4 farklı senaryo hazırladıklarını ve eğitim öğretimin aksamaması için gerekli önlemleri aldıklarını açıklamıştı.

Sonraki süreçte Coronavirüs salgınının artması ile süreçte değişiklikler olacağının sinyalini verdi. Eğitimin bir kısmının yüz yüze, bir kısmının uzaktan olacağı ile ilgili bilgiler aktardı.

Kısa bir süre sonrada kimilerine göre talihsiz ama bünyesindeki eğitim emekçisi öğretmenleri zor durumda bırakan bir açıklama ile Sayın Ziya Selçuk adeta gündemi değiştirdi. “Öğretmen maaşlarının bakanlık bütçesi için en büyük yüktür.” açıklaması sosyal medyada büyük tepkilere neden oldu.

Okullar 2020-2021 Eğitim yılına ana sınıflarında ve 1. sınıflarda yüz yüze eğitim ile diğer sınıflarda ise uzaktan eğitim ile kapılarını açtı. Uzaktan eğitim ile birlikte öğretmenlerin ek derslerinin tartışılması da başladı. Bu tartışma sosyal medya üzerinden yayılan resmi yazı süsü verilmiş yazılarla alevlendirildi. Uzaktan eğitim ile ilgili bir mevzuatın olmaması kapıyı iyice araladı. Ayrıca öğretmenlerin ek dersleri, ekonomik bir sıkıntıya pansuman olarak mı düşünülüyor sorusunu akla getirdi.

Gün geçmedi ki ek derslerle ilgili yeni bir haber medya ortamına düşmesin. Örneklemek gerekirse, bir gün öğretmenlere ek ders ödenmeyecek dendi. Diğer gün mağdur edilmeyecekler, ek dersleri ödenecek, dendi.

Bir gün Zoom’da yapılan dersler ek ders ödemelerinde hesaplanmayacak dendi. Diğer gün EBA+Zoom’da yapılan ders saati 15’i geçerse ek ders ödenecek, dendi. Hafta içi Zoom’dan, hafta sonu EBA’dan yapılan dersler ek ders sayılacak,. Hafta sonu DYK, Hafta içi EBA, hafta başı Zoom dersleri ek ders hesaplamalarına dahil edilecek. EBA+Zoom dersleri DYK’de yapılan ders sayıları büyükse ek ders hesaplanacak, büyük değilse hesaplanmayacak, gibi haberler gün gün ortalıkta dolaştı.

Bunun yanında uzaktan eğitimin nasıl verileceği, hangi metotlar ve araçların kullanılacağına dair bir kararsızlık ilk haftaya damgasını vurdu.

Öncelikle öğretmenlerin zorunlu ders ve ek ders sürelerini doldurabilmeleri için haftada 30 saat fiilen uzaktan ders yapmaları istendi.

Fakat EBA üzerinden öğretmenlere tanımlanabilen canlı dersler çok yetersizdi.

Bunun yanında haftalık 30 saatlik süreyi doldurmaları için, okul yöneticileri tarafından öğretmenlerin Zoom ve Teams gibi alternatif canlı konferans ortamlarını kullanmaları istendi. Fakat bu yöntemde gerek öğretmenler, gerekse veliler tarafından güvensiz bulunan bir çözüm yoluydu.

MEB, EBA üzerinden Zoom bağlantılı yeni bir çare bulmaya çalıştı. Artık öğretmenler günün istedikleri saatinde kendilerine ders tanımlayabileceklerdi. Fakat EBA sisteminin aşırı yüklenmeden dolayı sık sık çökmesi, bu derslerin yapılması önünde en büyük engel oldu.

Öğretmenler EBA’dan girmeseler de, canlı derslerini Zoom üzerinden günde 6 ders olarak yapma mücadelesine girdiler.

Burada da en büyük yanlışın öğrencilerin fiilen 6 saat bilgisayar başında tutulmaları olduğu görüldü.

Son bir resmi açıklama ile çocuklara günde 4 dersten fazlasının verilemeyeceği vurgulandı.

Öğretmenler böylece 3. Kez haftalık ders programlarını revize ettiler. Normal yüz yüze eğitimdeki zorlukların çok daha fazlasını göğüsleyen eğitimcilerin, ek ders ücretlerini ilerleyen süreçte oldukça eksik alacakları ve çeşitli hak kayıplarına uğrayacakları kuvvetle muhtemel.

Onun için “kervan yolda düzelir.” mantığından vazgeçilmeli. Samimi şekilde eğitimin paydaşları ile ortak akıl üretip bu akılla hareket etmenin önemini kavrayarak eğitim bu yolla zor günlerden çıkarılmalı. Bütün eğitim paydaşlarının planlı, verimli, adil bir eğitim yönetimi ile yönetilmesi diliyorum.