Yıllar siyaset sahnesinde mücadele ile geçti. Köprünün altından ne suların aktığı görüldü! Düşünce alanları kutuplar kadar geniş; vizyonu ufuklar kadar çekiciydi.  Hükümet kurmak kolay ama devlet olmak meşakkatli idi. İktidar olmadan, muktedir olunamazdı. Hükümetler geçici, devletler kalıcıydı. Bir parti değil; bini yıkılsa devlet “ebedi müddet” idi. Türk ülküsü bu meyanda “Nizam-ı Alem” için önemliydi…

Fikir sistemleri aksiyon ve reaksiyon şeklinde karşımıza çıkardı. Reaksiyon fikirler sürekli çarpışma gerektiren karşıt görüşlerdi. Materyalizme reaksiyon idealizm vardı.  Dünyayı, ruh mu; madde mi yaratmıştı!.. Mutlak varlık neydi!.. Dinler tarihi yaratılana neyi öğütlüyordu!.. İlim insanı nereye sürüklüyordu! İlim ile amel mümkün mü idi! Yaratılışın gayesi ne anlama geliyordu!..

Aktif ortamda bu tür tartışmalara rastlamak mümkün olamamaktadır. Ezelden ebede yolculuk unutulmak üzeredir. Yeni doğan bebeklerin yaşam sevinciyle ağlama sesleri sevgiyle karşılanırken, günümüz düşünce alanı doğduğu dünyayı görür görmez içinde bulunduğu hali anlarcasına; “niye geldim bedbaht dünyadaki bitmez, tükenmez savaşların, hırsın, kavganın, kaygını içine!?..” dermişçesine hüzünlüdür!..

Devlet ideali tek dudak, tek parti algılarıyla teklik içinde çokluk aramaya başlamıştır. Sistemler elbette tartışılacaktır. Gelinen noktanın bile bile “yades” hesabı açıktır. Seçmen şartlandırılmış topluluklar durumundadır. Düşünce alanları daraltılmış, ufka uzanan gözler köreltilmiştir. Liderlik hevesi, hırs ve kavgası her geçen gün artmaktadır. Gündeme sürekli yeni parti kuruluşu haberleri düşmekte, paylaşılamayan politik sorun yaratılmaktadır…

Zafer partisi de kurtuluş aşamasını tamamlamış, ülke bazında teşkilatlanma gayreti içindedir. Türk ülküsüne inanmış şahsiyetlerin Türk Milliyetçiliği fikriyatına katkı sağlamak maksadıyla kurulan her partiye hem sevinmekte, hem de üzülmektedirler. Türk ülkücüleri bu hal ile Türk devlet geleneğine sahip çıkabilme yollarını aramaktadırlar. Ülkücü hareketin iyi tanıdığı, Türkiye seçmeni ve Türk Dünyası ahalisinin de yakından takip ettiği, İstanbul Milletvekili, Sn. Ümit ÖZDAĞ, “ümit var!” sloganı ile taban bulmaya özen göstermektedir… 

Hatırlamak gerekir ki siyaset felsefesinin en güncel bölümünü iktisat bilimi ve eğitim işgal edecektir. Karşıt görüş politikalarının aksiyonu “Dokuz Işık” sisteminde bütünlük kazanmaktadır. Sosyal sınıfların emek sermaye çatışmalarını sosyal dilim örgütlemesi ile sonlandırmakta, milli kalkınma ülküleriyle Türk Dünyası açılımını küresel verilerle tek kutuplu küreye yönlendirmektedir. Fakat bu gün politikanın tadı tuzu kalmamıştır. “tuz kokmuş” denmektedir. Çıkış yolu milli ülkülerde “yeni bir gönül seferberliği” dersem sizler de “ümit var” dermisiniz!..