Dünyada değişmeyen tek şeyin ”değişim” olduğu şakacıktan da olsa söylenmektedir. Dünyayı tehdit eden koronavirüs mücadelesinin de değişimi körüklediği yönünde algılar vardır. İslamcı hareketin liderlerinden de önceki yıllarda İslâm’ın güncellenmesi hususunda politik içerikli de olsa söylemleri vardır. Halbuki güncellenesi gereken “İslâm” değil, Müslümanların Müslümanlığının İslâm’la yeniden buluşturulması şeklindeki ahlakı müştereklerinin İslâm ile bağdaşıp bağdaşmadığı şeklidir…

Değişim için yeni bir arayış yerine yanlışların ötelenmesi, doğruların yerine yerleştirilmesi, öz eleştiri ile ilim deryasından İslâm’ın gerçekleriyle buluşulması ve gurur ve şuur ile insanlığa hizmetin esas alınmasıyla özümüzü aslına kavuşturup maskesiz yaşamı şiar edinmekle mümkündür. İslam maskesi altında ticaret serbest kavramıyla vatandaşı her türlü ahlaksız yapılanmaya teşvik edercesine Müslümanlık yarışında bulunmak; İslâm’ın değil, kişinin değişiminin realitesini ortaya koymaktadır…

Üniversiteli yıllarımda konferansta dinlemiştim. Uluslararası İslâm sempozyumunda İslam dünyasının ilim adamları konuşmalarına “Sayın!..”larla başlarken;

Müslüman olmuş batılı ilim adamı; -“Ben konuşmama söyle başlıyorum: Kuran-ı Kerimi okudum. Müslüman oldum. Önce Müslümanları görseydim. İslâm’ı kabul etmezdim. İyi ki sizleri görmeden önce Müslüman olmuşum!..”

Bir diğeri de; -“Doğuya gittim. Müslümanları gördüm ama orda İslam yoktu. Batıya gittim İslâm’ı gördüm. Orda da Müslümanlar yoktu…” mealinde açıklamalarda bulunduklarını çoğumuz duyduk, biliyoruz. Böyleyse güncelleme İslâm’da mı; Müslümanlarda mı olmalıdır!..

Öyleyse değişim şahsiyetimizde, kişiliğimizde, eğitimde, öğretimde, etik davranışlarda, politik söylemlerde, siyasal yapılanmalarda, ilim, iman, ahlâk gibi sadakatte, fazilette, adalette, cesarette hakikaten değişmemiz, aslına, olması gerekene yönelmemiz gerekmektedir. İlim değişmez bilgiler yenilenir. Bilinmeyenler kendini gösterir. Bizler değiştiğini zannederiz. Halbuki yolundan sapan ve değişmesi gereken insanoğludur. Kendisine ve doğasına en büyük zararı veren de yine insanoğludur!..

Dünyanın koronavirüs’le mücadelesi değişim sürecini yineliyor. Yeni dünya düzeninde insanın insanla daha iyi şartlarda kucaklaşması, yardımlaşması gerektiğine işaret ediyor. Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya; yarın ölecekmiş gibi öbür dünya..” ideallerini önümüze getiriyor. Gözle görünemeyecek kadar küçük bir mikrop ile verilen küresel mücadele ahir zaman ve yaşam kavgasını önünüze sermektedir. Bunun nihayetinde ülküler, idealler, fikir ve düşünceler yeniden şekillenmeli, mutlak varlık adaleti dünyayı sarmalı, Türk olmaktan korkulmamalıdır!..