Ajansspor'un Güneş'in ifadelerinden derledikleri şöyle:

"Konya’dan sonra İzlanda’ya gideceğiz. Yunanistan ve Özbekistan maçında taraftarlarımızla birlikte olacağız. Fransa maçında da aynı heyecan ve coşkuyu görmek istiyoruz ve bekliyoruz. Hazırlık maçlarında ve resmi maçlar ne bekliyoruz? İki hazırlık maçında daha önce oynatamadığımız, yeni çağırdığımız arkadaşları görmek istiyoruz. Geniş havuzda olacak futbolcular da var. Kampımız sezon sonu olduğu için fiziksek ve zihinsel yorgunluklar var. Yenileme ve çalışmayı birlikte yürüteceğiz. Kampın sürekli bir kamp süresi içinde geçmesini istemiyoruz. Yoğun bir maç trafiği oldu. Kamp 15 gün sürecek. Asıl hedef Fransa ve İzlanda maçları olacak."

Tüm oyuncular bizim için değerli. Kadroya çağrılmayan oyuncular da zamanı gelince bizlerle olacak. Hayali, hedefi olan oyuncular kendilerini hazır tutmalı. Milli Takıma herkesin kapıları açıktır. Herkes zamanı gelince zamanını verimini takıma vermeli. Birlikte hayal etmeye, hikaye yazmaya, umutlu olmaya ihtiyacımız var. Cumhurbaşkanımızla da aynı şeyi konuştuk. Biz de kendi alanımızda en iyisini yapmak istiyoruz. Biz herkese açığız. Bütün mesele sevgi ve saygı içinde olmalı. Biz milli takımın sorumlusuyuz. Tabandan tavana kadar herkes için geçerli. Herkesin eleştirisini dikkate alıyoruz. Cumhurbaşkanımızdan tutun herkesin görüşüne ihtiyacımız var. Atatürk’ün dediği gibi hayal edeceğiz, tespit edeceğiz ve gerçekleştireceğiz. Birlikte başaramayacağımız hiçbir şey yok. İnanacağız, inandıracağız. Herkesten fikir alacağız. Türkiye büyük ülkedir. Sadece günü değil geleceği de düşüneceğiz. Her maçı kazanmak için oynayacağız. Güzel oyunlar ve sonuçlar bekliyorum.

Ayrımcılık olmayacak. Oyuncularımızın özgürlüğü de sorumluluğu da olacak. Takım olarak hareket edeceğiz ve biz diyeceğiz. Herkesi kucaklayan bir milli takım olacak. Ülkemizi temsil ediyoruz. Bıraktığımız izler, yıllarca gündemde olabilir. Ben Dünya Kupası’nda olanları halen yaşıyorum. Her alanda bunu kullanmalıyız. Herkes işini yaparken ülkesini de temsil ediyor. Geçmişten ders çıkaracağız ve geleceğe bakacağız. Yarını bugünden farklı kılacağız. Tek vücut olacağız, tek nefes alacağız.

Öyle bir nefes alacağız ki tek nefes hissedeceğiz. Herkesin nefesi ayrı ama tek nefes olacağız ve biz bir aile olacağız. Uyum bozulmamalı. Orkestrada olduğu gibi. Çalgılar artar ama onları koordine ederseniz güzel bir şey çıkar. Milli takımın sorumluluğu var. İyi düşüneceğiz, iyi söyleyeceğiz. Kötülük, tembellik olmayacak. Buna izin vermeyeceğiz. Savaşacağız, oynayanların ve izleyenlerin keyif alacağı bir oyun olacak. 2 maç yaptık. 2 hazırlık maçı var. Hazırlık maçlarının olma sebebi belli. Futbolseverlerle birlikte olmak istiyoruz.

Yapılan anlaşma yok anlamında gelmiyor. Beşiktaş’tan yazılı izinli olarak geldim. Ben şu anda TFF’nin eski yönetimiyle devam ediyorum. Seçim var. Yeni gelen TFF ile konuşuruz. Ondan sonra 4 yılı tekrar konuşuruz. Şu anda Yunanistan, Özbekistan maçında neleri düşünüyoruz, Türk futbolunda neler oluyor onlara bakıyoruz. Milli oyuncular bize ait değil. Kulüp oyuncuları. Bunların organizasyonu başka bir şey. Daha önce kulüp antrenörlüğü yaptım. Tek yönde çalışmayı daha doğru buldum. Şu gün itibarıyla milli takımın bir kadrosu var. Yeni katılanlar olacak. Avrupa Şampiyonası’na katılırsak birinci basamağa gelmiş oluruz. Sonra grupları düşünürüz. Dünya Kupası’na da katılmak istiyoruz. 10 seneye damga vurabileceğimizi düşünüyoruz. Oyuncularımızın sorumlulukları olsun. Bu yolda her şey yolunda gitmeyebilir. Önümüzde taşlar olabilir. Bunlar engel değil, basamaktır. Önünüz aydınlanabilir. 4 yılda Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası’na katılmayı arzu ediyorum.

Sakatlığı olan şu anda burada olmayan oyuncular var. Alabileceklerimiz, değiştirebileceklerimiz var. Oyuncuyu tanımıyorum dediği zaman nasıl bir karakteri olduğunu bilmiyorum anlamında söylüyorum. 30-40 sene birlikte çalışıp da birbirini anlamayanlar var. Bazı oyuncuları çok yakından tanımıyorum. Ama kendileri hakkında bilgi sahibiyim. Hasan Ali oynamasına rağmen, bileğinde sakatlığı var. Onu 2 hazırlık maçında düşünmeyebilirim. Gökhan’ın sakatlığı var, orada Zeki oynayabilir. Stoperde oynayan var, oynamayan var. Ümit Takım’dan Hüseyin var. Elimizde Ozan hiç oynamadı. Çağlar oynamadı. Alınmayan her oyuncu bitti demek değildir, alınan da garanti değildir. Burak ve Dorukhan’ı ayrı çalıştırabiliriz. Oynatmayabilirim. Ligin yorgunluğu içinde olan oyuncuları da diğer maçlara alabiliriz. Sezon sonu, üst üste maç yapan var. Hiç oynamayan var. Sakatlıktan çıkanlar var, bunları düşünmek gerek. Oynaması muhtemel ama sahaya çıktığında yüzde yüzünü veren oyuncuları görmek lazım. Oyuncuların birbirine uyumu kadar bireysel performanslarını da görmek istiyorum.

Cenk Tosun oynamadı ama oynadığında verimli oldu. Çağlar’ı da görmek istiyorum. Elimizde Merih ve Ozan var. Hüseyin’in de Trabzonspor’da performansı var. Orta sahada takımlarında oynayıp şu anda gelmeyen isimler var. Tartışılacak elbette. Bizim sevgimiz de adaletimiz de var. Adil olmamız, sevgimizin önündedir. Onu mutlaka söyleyeyim.

2 tane hazırlık maçımız var ve bu maçları önemsiyorum. Bugün performansı olan kötü oyuncu değildir. Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda gibi ülkeler kendi aralarında maçlar yapıyor. Biz başka ülkeleri düşündük. Özbekistan ile ikili ilişkilerimiz de iyi. Ama Fransa maçı hepsinin önüne geçer. Fransa, biz birinci miyiz diye tartışıyorlar. Ülke olarak nerede olduğunuza iyi karar vermeniz lazım. Biz 3.olunca 3.sırada mıyız gerçekten diye tartışmadık. Üretimi de iyi yapmamız lazım, yarışmayı da. Kısa vadede her şey olsun istiyoruz. Buradan bakarak Fransa’yı örnek vermek istiyorum. Bakın bakalım, Fransa genç takımlarda neler yaptı? Uzun yatırımlar yaptılar.

Fransa’nın avantajı var. 40 tane ülkeden oyuncu alıyorlar. Kendileri en iyisini seçiyor. Beğenmedikleri başka yerlerde milli oluyor. Bizim nüfusumuz fazla. 80 milyondan 80 tane oyuncu çıkaramıyoruz diyorlar. Çin ne yapsın? Oyuncu yatırımla çıkar. Fransa maçı çok önemli. Ülke olarak da birinciler. Yeni yatırım değil. Uzun süredir oyuncu üretiyorlar. Sonuçları da yakalamaya başladılar. Belçika da çok hızlı bir gelişim kaydetti. 2002 öncesi 30.sıradaydık, daha sonra 7.sıraya kadar çıkmıştık. Bunlar önemli. İnşallah FIFA listesinde ilk 10’a gireriz. O zaman farklı olur.

Sıralamada yerlere bakmak yerine oyuncu üretimine bakmak gerekiyor. Fransa maçını bir imtihan maçı olarak görüyoruz. Hak ederek kazanmamız gerekiyor. Her maçı kazanmamız gerekiyor. İyi bir takımla oynayacağız. Her mevkide iyi oyuncuları var. Bize, onu almadın, bunu almadın diyorlar ya… Onlara ne diyorlar bilemiyorum. 10-15 tane milli takım oyuncusu oluşturup ondan sonra diğerlerini yarıştırmalıyız. Türkiye, daha önce Almanya ve Hollanda’yı yenmiştir. Hırvatistan’ı yenmiştir. Almanya’yı yenmek o gün başarıydı. Ama Almanya yine turnuvalara katıldı, futbol yatırımları devam ediyor. Biz de yapmalıyız. Biz Fransa’yı yensek de bir teselli olarak görmeyelim. Fransa ve İzlanda maçlarını önemsiyorum. Fransa maçını kaybet, İzlanda maçını kazan ona da evet derim. Ama kazanımlar önemlidir.

Birbirimizi anlamamız ve çözüme gitmemiz gerekiyor. Ben söyleyince mazeret diyorlar. Yarışacağız. Elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Biz bir fikri mi tartışıyoruz? Bir fikir birlikteliğimiz var mı? Yabancı tartışması… Biz nasıl yabancı alıyoruz? Almanlar senden Bruma diye bir oyuncuyu yatırım diye alıyor. Siz de 5 milyon Euro’ya takımı şampiyon yapsın diye alıyorsun. Bir defa sağlıklı bir yabancı oyuncu alışımız yok. Marka oyuncu diyorsun. Nasri mesele ne yaptı Antalyaspor’da? Buradan dönüp iyi oynayanlar var. Dünya çapında dediğin oyuncu burada ne veriyor? Gurbetçi oyuncuları da kim size bırakıyor? Kimse bırakmıyor yahu. Biraz iyi oldu mu Almanya’ya gidiyor. Saygı da duyuyorum.

Her çıkış yapanı alamıyorsunuz. Belki sıra gelecek, gelmeyecek. Hemen bunu al diye bir şey yok. Böyle bir garantisi yok. Belki kadro çok iyi olacak ama kadroya alamayacaksınız. Okan vardı yıllar önce. Gol kralıydı. Alamadık, daha sonra kayboldu gitti. Ben de çok seviyorum oyuncuları. Ama alırken böyle değerlendirebileceğiz. Aile ortamını oluşturmaya çalışıyoruz. Birbirimizi anlamalıyız. Kamp çok iyi geçmişti. Sahada aile ortamı olumlu yansıyor. Gelen herkesin bunu bilmesi gerek. Her oyuncu hem gurur hem de sorumluluk duymalı. Herkesin özgür olacağı hem de sorumlu olacağı bir dönemi yaşayacak. Oyuncu üretmekte ve değerini korumakta zorluk yaşıyoruz. Taşıyamayacağı yükü oyuncu ya da hocaya verirseniz o da taşıyamayabilir.

Akıl akıldan üstündür. Sokakta biri size bir şey der, çok şey öğrenirsiniz. Milli Takım örnektir. Milli Takım her şeyi iyi yapıyorsa tabanın iyi olması gerekir. Yoksa çarpıklık var demektir. Tepede iyi bir takım yaratalım. Doğru örneklerimiz var. Ürettiği genç oyuncularla takımlar yarışabiliyor. 3 ya da 4.olabiliyorlar. Olsun. Daha iyi de olabilirler. Sabır nedir bilmiyoruz. Emre’nin oyununa bakıyorum, kampta da mükemmel çalışıyor. Bir genç oyuncudan farklı değil. O heyecanı yaşıyor. Genç bir oyuncuya şunu yap dersin, o da sen de yap der. Bu böyledir. Son yıllarda oyuncular kalmıyor. Ekonomik değerler bütün duygusal değerleri götürdü. İyi bir takım 1-2 senede dağılabiliyor. Ama Milli Takım’da bunu yapmalıyız. Genç oyuncularla kadro yapalım. 2 maç kaybedince onları da kaybediyorsunuz. Güçlü bir özgüvenle iyi sonuçlar alabiliriz.

Yabancı sayısı sürekli tartışılıyor. Alt liglere baktığınızda da 3-4 tane oyuncu kulübede. Bugün için de sayı fazla. Parametreler vardı, hiç uygulanmadı. Düşürülebilir. Kriterler önemli. Üretimi yapmamız lazım. Dışarıdan oyuncu alıyorsunuz. Yabancı oyuncu alanlar ne kadar para verdi, bırakmak için ne kadar para verdi? Bir araştırılsın. Oradan çıkan parayla Türk futboluna yeni yatırım yapabilirsiniz. Sahada oynayan yabancı sayısı düşürülebilir. Hocam sen bir dene genç oyuncuyu diyorlar. Burası sadece deneme yeri değil. Oyuncular iyi eğitim almalı. Elimizde bir oyuncu grubu var. 2 hazırlık maçında neler olacağını göreceğiz. Avrupa Şampiyonası’na katılırsak bazı sorunları çözmek de kolaylaşır. Coşku ve heyecan farklı olur. Antalya ve Alanya’da taraftarların maça gelip, o sıcaklığı göstermelerini bekliyorum. Herkes futbol oynamak için gelsin. Konya taraftarlarını da saygıyla selamlıyorum. O desteği yine görmek istiyorum. Teşekkür ediyorum.