Hazreti Mevlana’nın yakın dostu, Şems-i Tebrizi’yi bilmeyen yoktur.

Hazreti Mevlâna gibi onun türbesi de Konya’dadır. Fakat Pakistan halkına göre Şems’in mezarı Konya’da değil, Pakistan’da Multan şehrindedir. Pakistanlılar gibi İranlılar da Şems-i Tebrizi’ye sahip çıkmaktalar. Onlara göre de Şems’in türbesi İran’da Hoy şehrindedir. Bunlar Pakistanlıların, İranlıların iddialarıdır bize göre ise iki Hakk aşığı da Konya’da medfundur.

Mevlâna ile üç yılı aşkın devam eden beraberliği ve dostluğu neticesinde Hazreti Pir’in hayatında yeni ufukların açılmasını sağlamış, O’nun kâmil bir Hak aşığı olmasına vesile olmuştur.

Mevlâna, dostu Şems’i unutmamış ve yazdığı Divan’ı Kebir’i adeta ona ithaf etmiştir. Zaten Divan-ı Kebir’e de Divan-ı Şems-i Tebrizi denmektedir.

Hz. Mevlâna’nın düşünce hayatında çok önemli bir yere sahip olan Şems-i Tebrizi’nin Türbe ve Mescidi Konya’da en çok ziyaret edilen mekânlardan biridir. Türbe; Konya’da Şems Makamı olarak bilinir ve Mevlâna türbesinden önce ziyaret edilir.

Şems Camisi ve Türbesi, Şerafeddin Camiinin kuzeyinde, Şems Parkı’nın içinde yer alır. Cami ve türbenin kim tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemekle birlikte 13. Yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Günümüze kadar gelen yapı ise 1510 yılında Emir İshak Bey tarafından onarılıp genişletilmiş şekliyle varlığını sürdürmektedir.

Mescidin içinde Şems-i Tebrizi’ye ait bir türbe bulunmaktadır. Türbede Şems-i Tebrizi’nin naaşının olduğu kabul edilmektedir. Türbede bulunan sandukanın boş mu yoksa Şems’in naaşı gerçekten burada medfun mu bilinmemektedir.

Biz Şems-i Tebrizi öldürüldü mü, naaşı türbede mi değil mi diye birbirimize sorarken Pakistanlılar boş durmamış, Şems’i sahiplenmişler bile.

Pakistan halkına göre Şems’in mezarı Multan şehrindedir. Pakistanlıların iddiasına göre Şems, Konya’dan gizlice uzaklaşarak önce Tebriz’e dönmüş, oradan da Multan’a gelmiş. Ömrünün sonuna kadar burada yaşamış ve Multan’da defnedilmiş.

Şems-i Tebriz-i, Konya’dan ayrıldı mı yoksa Hazreti Mevlâna'nın müritleri tarafından öldürüldü mü, Şems-i Tebrizi’nin naaşı gerçekten bu türbede mi sorularının cevabı bugün bile bilinmemekle birlikte hala gizemini korumaktadır.

Şems-i Tebrizi ile ilgili anlatılan çokça efsane vardır. Bunlardan biri de Şems’in Kuyusu Efsanesi’dir. Konya’da anlatılan efsane kısaca şu şekildedir:

Konyalı iki hacı Hacc’a giderler, Kâbe’yi ziyaret ederler. Zemzem kuyusuna gelirler. Niyetleri buradan zemzem alıp Konya’ya götürmek ve eşe dosta şifa niyetine dağıtmaktır. Konyalı hacılar, su alırken ellerindeki tası zemzem kuyusuna düşürürler. Tüm çabalarına rağmen tası zemzem kuyusundan çıkartamazlar. Hacılar tası zemzem kuyusunda bırakıp Konya’ya dönerler.

Birkaç hafta sonra Hacılar, namaz kılmak için Şems Camisine gelirler. Zemzem kuyusuna düşürdükleri tası Şems’in türbedarının elinde görürler. Gözlerine inanamazlar.

Hacılardan biri türbedara;

“Bu tası nereden aldın?” diye sorar.

Türbedar;

“Şems’in kuyusundan aldım.” cevabını verir.

Hacılar, Zemzem kuyusuna düşürdükleri tasın Konya’da Şems’in kuyusundan çıktığını görünce hayrete düşerler; “Allah’ın hikmetinden sual olmaz.” derler.

Bir diğer efsane ise şöyledir:

Hazreti Mevlana’nın oğlu, babasına yakınlığından dolayı Şems’i kıskanır. Birkaç müritle beraber Şems-i Tebrizi’yi öldürüp bugün Şems’in Kuyusu denilen yere atarlar. Yana yakıla Şems’i arayan Hazreti Mevlana’ya da “Şems Konya’dan ayrıldı.” derler. Bu olayı aralarında sır olarak saklarlar lakin sır, bir şekilde açığa çıkar. Şems’in öldürülüp içine atıldığı kuyuya, Şems’in Kuyusu denmeye başlanır.

Şems-i Tebrizi Türbesini ziyaret edenler, camide ve bahçesinde Şems’in Kuyusu’nu ararlar. Boşuna aramayın, göremezsiniz, kuyu göremeyeceğiniz bir yerdedir. Şems’in Kuyusu nerede diye soracak olursanız hemen söyleyeyim, türbede bulunan sandukanın altında bulunuyor. Ayrıca şunu da ekleyeyim; önceleri kuyu olduğu söyleniyorsa da araştırmalar neticesinde burasının kuyu değil mumyalık olduğu anlaşılmıştır.