Bugün Hazreti Mevlana’nın vuslatının 748. Yılı.

Ölüm; kimileri için bir son olsa da Hazreti Pir için vuslattır, sevdiğine kavuşmadır, sevdiğine kavuşup düğün dernek kurmadır.

Ölüm dediğin nedir ey can?

Bu düğündür düğün!..

Aşığın maşukuna kavuşması ölüm mü olur?

Bu dünyayı içinde öldürene ölüm mü var?

Hazreti Pir sevdiğine kavuştu. Bu ölüm değil Şeb-i Arus`tur ey can, Şeb-i Arus!..

Aşk ve manayı kana kana içen Hazreti Pir Sır`rına erdi, Aşk`ına kavuştu.

Bu ölüm değil düğündür ey can, düğün !..

Tambur inlesin,

Rebab ağlasın,

Keman yalvarsın yakarsın,

Ney istediği kadar sır üflesin,

Kudüm kendini paralasın...

Sırrın anahtarı aşktır. Anahtarın açacağı kilit ise ölümdür. Sırrın anahtarını bulan Hazreti Pir, bu dünyayı zaten kalbinde öldüren, Aşk`ı kana kana içen, Sır`ra erendir...

Hazreti Pir Habib`ine kavuştu. Bu ölüm değil vuslattır, ey can vuslat!..

Manaya eremeyenler, olayın dış yüzünü görürler ve ölüm derler. Sevgiliye kavuşmak, özlenene kavuşmak, aranana kavuşmak aslına dönmektir.

Ne ölümü ey can ne ölümü?

Hazreti Pir özlemle, aşkla sevgiliyi arzuladı. O`na kavuşmak için Halik’in halk ettiği âlemlerden vazgeçti. Hatta cennetten bile ...

Bu ölüm mü ey can?

Düğün bu düğün...

Gönlünüz nurun âlâ nur dolsun, cümleten aşkla kalın vesselam.