AB Bakanı Çavuşoğlu, 9 Mayıs Avrupa Günü dolayısıyla SABAH gazetesi için bir makale kaleme aldı. Avrupa'da yükselen ırkçılığa dikkat çeken Çavuşoğlu, Türk vatandaşlarından, AP seçimlerinde sandığa gitmelerini istedi ETNİK AYRIMCILIK 09.05.2014 25 Mayıs Pazar günü yapılacak seçimlerde aşırı sağın güçlenerek Avrupa Parlamentosu'na (AP) girme olasılığı, Avrupa Birliği (AB) ve AP'nin ırkçılık, yabancı düşmanlığı, etnik ayrımcılık, antisemitizm, İslamofobi gibi ayrıştırıcı-ötekileştirici değerlere karşı duran ilke, görev ve fonksiyonlarını olumsuz etkileme potansiyeli taşımaktadır. Aşırı sağın, halen 766 sandalyenin 47'sine sahip bulunduğu ve Mayıs 2014 seçimleriyle üye sayısı 751'e inecek olan Parlamento'da 70 temsilciye ulaşması bekleniyor. Sandalye sayısındaki yüzde 3'lük bu artışın, aşırı sağa, bugüne kadar başaramadığı grup kurma imkanını da vereceğini söylemek yanlış olmayacaktır. SON ELLİ YILLIK Şüphesiz AB ve AP, Avrupa'nın son elli yıllık "birlik" macerasında ırkçılık, yabancı düşmanlığı, antisemitizm, etnik ayrımcılık ve nefret suçları ile mücadeleyi kendine ilke edinmiştir. Bu yönde çeşitli düzenlemelerde bulunulsa da, Avrupa kıtasında ırkçılık ve yabancı düşmanlığı, sert bir şekilde hissedilen küresel ölçekli ekonomik krizin etkisiyle maalesef yükselişe geçmiştir. Tarih bize kriz dönemlerinde ırkçılığın, yabancı düşmanlığının, etnik ayrımcılığın ve marjinal siyasi düşüncelerin yükselişe geçtiğini göstermektedir. OLAYLAR VE DRAMLAR II. Dünya Savaşı öncesinde yaşanan ekonomik ve siyasi buhran, bu büyük savaş esnasında yaşanan olayları ve dramları beraberinde getirmiştir. Yine Sovyetler Birliği'nin çökmesi ve Yugoslavya'nın dağılmasıyla artan etnik çatışmalar, yabancı düşmanlığının ve hoşgörüsüzlüğün hangi boyutlarda yaşanabileceğini en acı şekilde göstermiştir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasını takip eden yıllarda özellikle Balkanlar'da ulusal ve etnik çatışmaların ortasında doğan yeni devletler, Avrupa kıtasında çözümsüz ve dondurulmuş itilafların, sancıların su yüzüne çıkmasına vesile olmuştur. Bu ülkelerde yaşanan ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve diğer etnik sorunlar Avrupa kıtasını derinden etkilemiştir. BALKANLARIN PARÇALANMASI Balkanlar'ın parçalanması sırasında ve sonrasında ırkçı ve radikal eylemlerin sonucunda Avrupa'nın kalbinde yaşanan Serebrenitsa soykırımı, AB'nin kuruluşundan bu yana kıtasında karşılaştığı en acımasız nefret suçu olarak tarihin kara sayfalarında yerini almıştır. Kriz dönemlerinde artarak çoğalan bu nefret söylemleri ve eylemleri, 2008-2012 küresel ekonomik krizi ile yeni bir boyut kazanmıştır. Krizle birlikte artan işsizlik ve sosyal yardımların/güvencelerin paylaşımından duyulan rahatsızlık, AB üyesi bazı ülkelerde aşırı sağ partilerin oy oranlarının artmasına neden olmuştur. Böylesi dönemler bütün siyasi aktörlere ciddi sorumluluklar yüklemektedir. HOŞGÖRÜ VE ŞEFFAFLIK Siyasetçiler, akademisyenler, sivil toplum temsilcileri ve aydınlar söylem ve davranışlarında her türlü ayrımcılığa karşı ilkeli ve tutarlı bir tavır sergilemek zorundadırlar. Ancak, ekonomik krizin de etkisiyle Avrupa'da yükselen ırkçılık ve yabancı düşmanlığı, aşırı sağ politikaları normalleşme sürecine sokmuş durumda. Aşırı sağın yükselmesi kadar endişe verici olan bir diğer gelişme, Avrupa bütünleşmesinin lokomotifi olan merkez partilerin de "ırkçı ve yabancı düşmanı" seçmen kitlelerini kendilerine çekecek söylemleri kullanmalarıdır. Birlikteliğe, dayanışmaya, insan odaklı politikalara, hoşgörüye, şeffaflığa ihtiyaç duyulan bir çağdayız. KÜRESEL DÜNYA Popülist yaklaşımlardan uzak, ayrımcılıkla mücadele eden, birleştirici ve somut projelerin konuşulduğu bir AP sadece bölgenin değil, küreselleşen dünyamızın da ihtiyacıdır. Bu noktada Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımıza da büyük görevler düşmektedir. Vatandaşlarımızın AP seçimlerine katılımı, aşırı sağ ve İslamofobik eğilimlere sahip partilerin Parlamento'ya girmesini engelleme noktasında hayati önem taşımaktadır. Ötekileştirilmeye çalışılan Türk vatandaşlarımızı, Avrupa'da oluşan bu hoşgörüsüzlüğü yok edip AB'nin kurucu değerlerine sahip çıkmak için, daha güzel bir gelecek adına 25 Mayıs'ta sandık başına gitmeye çağırıyorum. Bu artık, sadece vatandaşlık değil, aynı zamanda bir insanlık görevidir.