ÖHEP Anadolu Lisesi’nin araştırmayı seven, sorgulayan öğrencileri, tarihin sayfaları arasına sıkışmış olaylara araştırmaları ile ışık tutuyor. ÖHEP Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencisi Almıla Kahveci, tarih dersinde anlatılan bir hikayeyi daha derin araştırarak, farkında olmadığımız güzellikleri gözler önüne serdi. Araştırması ile ilgili Almıla özetle şunları söyledi: ‘’500. Yıl Vakfı – İnsanlığın yüz akı. Türkiye’de faaliyet yürüten binlerce sivil kitle örgütlerinden biri. Merak ettim, araştırdım! 500. Yıl Vakfı’nın genel merkezine üşenmedim, mektup yazdım. İlgi gösterip mektubuma cevap verdiler. Edindiğim bilgiler beni hem şaşırttı, hem üzdü hem de gururlandırdı. TARİHİN TOZLU SAYFALARI Şaşırdım; çünkü 500. Yıl Vakfı’nın kurucuları T.C vatandaşı Museviler bize şükran duygularını gösterebilmek için insanlığa bu vakıf vasıtası ile haykırıyorlar. Tarihin tozlu sayfaları arasına sıkışmış insani bir faaliyetimizi gün yüzüne çıkarıp bizi dünyaya anlatıyorlar. Üzüldüm: Hamiyetperver Musevi vatandaşlarımız olmasa bizim bizden haberimiz yok. Gururlandım: İnsanların birbirini boğazladığı bir çağda, 500 yıl önce atalarımızın, soykırıma uğrayan toplumlara yardım elini uzatması beni gururlandırdı. SÖZÜN BİR EHEMMİYETİ YOKTU Türkiye’de yaşayan Musevi vatandaşların deyimiyle ‘’İnsanlığın yüz akı’’ diye adlandırdıkları bu tarihi olayı sizinle paylaşmak istiyorum. 1492 yılında Avrupa’nın en batısında Gırnata İslam devleti İspanyollara teslim oldu. İspanya kralı teslim şartnamesinde sivil insanların dini hürriyetlerine, can ve mallarına dokunulmayacağı garantisini vermişti. Kral sözünde durmadı. Katolik inancına göre kafirlere verilen sözün bir ehemmiyeti yoktu. Almıla Kahveci'nin mektubuna cevaben vakıftan gelen mektup Almıla Kahveci'nin mektubuna cevaben vakıftan gelen mektup1 MÜSLÜMAN VE YAHUDİLER Gırnata’nın teslimi İspanya’da yaşayan Müslüman ve Yahudiler için büyük felaketin başlangıcı olur. İspanya kralı Gırnata’yı alır almaz bir ferman yayınladı. İspanya’da yaşayan Yahudiler en kısa sürede ya hristiyan olacaklar ya da ülkeyi terk edeceklerdi. Kral bununla da kalmadı yetinmedi, yüzyılların birikimi 500.000’den fazla yazma eseri Gırnata meydanında yaktırdı. Bu kültürel bağnazlığın oluşturduğu boşluk hiçbir zaman doldurulamadı. ALTIN, GÜMÜŞ VE MÜCEVHER Felaket bununla da bitmedi. İspanya’yı terke zorlanan Yahudiler yanlarında altın, gümüş ve mücevherlerini götüremeyecekti. Hatta daha elem verici kötü olanı 14 yaşından küçük kız ve erkek evlatlarını da götüremeyeceklerdi. Yeniçağın eşiğinde insanlık tarihinin en büyük yüzkarasına kimse dur diyemedi. LİMANLARA YIĞILDI Hristiyanlığı kabul eden Musevilere de iyi davranılmadı. 2000 Musevi gerçek hristiyan olmadıkları gerekçesi ile linç edildi. 200.000 Yahudi bir an önce kaçıp canlarını kurtarabilmek için limanlara yığıldı. Yahudilerin çığlığını Osmanlı devletinin dışında duyan olmadı. Avrupa’nın en batısında İspanya’da yaşanan bu insanlık dramına dünya sağır kaldı. DÖNEMİN PADİŞAHI Dönemin padişahı II. Beyazıd, Kemal Reis komutasında bir Osmanlı donanmasını İspanya’ya gönderdi. Günlerdir aç, susuz ve perişan bir vaziyette limanlarda bekleyen Yahudiler gemilerle güvenli yerlere taşındılar.(1492) 500 yıl önce hiçbir ülkenin kabul etmediği Yahudilere Osmanlı devleti kucak açmış, soykırımdan kurtarmıştı. YAHUDİLERİN TORUNLARIDIR Bugün Türkiye’de yaşayan Yahudi cemaati 500 yıl önce Osmanlı devletinin kurtardığı Yahudilerin torunlarıdır. 1492 yılında yaşanan bu acının 500. Yılında yani 1992’de bir vefa örneği göstererek o günlerin hatırasını yaşatmak, gelecek kuşaklara aktarmak ve insanlığa bir ibret belgesi olarak sunabilmek için ‘’500. Yıl Vakfı’’nı kurmuşlardır. ‘’İnsanlığın yüz akı’’ diye de adlandırılan vakıf halen faal olarak çalışmaktadır. Faaliyetlerini daha çok yurt dışına yönelik yabancı dillerde sürdürmektedir.”