Söyleşiye Alanya Kent Konseyi Başkanı Nurhan Özcan, Alanya Belediye Başkan Yardımcısı Abdullah Akbaş, siyasi parti ilçe başkanları ve temsilcileri, dernek, oda ve çok sayıda sivil toplum kuruluşunun temsilcileri  ve tarih severler katıldı. Saygı duruşu ve istiklal marşı ile başlayan program, Alanya Kent Konseyi Başkanı Nurhan Özcan’ın açılış konuşmasıyla devam etti.

Kent Konseyi Başkanı Özcan, 2019 yılını eğitim yılı ilan ettiklerini hatırlattı. Özcan, “Şubat ayında Abbas Güçlü ile ‘Eğitim İle Geleceğe Bakış’ isimli söyleşiyi gerçekleştirmiştik. 2019’u tarih eğitimiyle uğurlayacağız. Her birey ömrü boyunca eğitime tabidir. Bu eğitimlerin içinde en önemlilerden olan milli birlik ve beraberlik anlayışının kuvvetlenmesini sağlayan tarihtir. Tarihini bilmeyen milletler geleceğine yön veremez. Tarih her zaman milletlerin hafızası olmuştur. Her geçen gün hakkında yeni bilgiler edinerek nurlandığımız başöğretmenimiz, ebedi başkomutanımız Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Tarihini bilmeyen milletler yok olmaya mahkumdur’ sözü onun tarihe ne kadar önem verdiğini anlatmaktadır. Geleceğe ışık tutmak, gelecek nesillere gerçek tarihin aktarılması noktasında tarih yazmak tarih yapmak kadar önemlidir” dedi.

ÜNLÜ TARİHÇİ SİNAN MEYDAN HAFIZALARI TAZELEDİ!

Tarihçi-yazar Sinan Meydan da, “Derdimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin yeniden ayağa kalkması, milli bütünlük. Bunun için buradayız. Atatürk bu bağlamda çok önemli. Bizi birleştiren, yapıştıran unsur Atatürk. Bana, ‘Yıllardır Atatürk’ü yazıyorsun, çiziyorsun. Onu farklı kılan nedir’ diye soruyorlar. Onu farklı kılan şey okuma tutkusu. Onun dehasını keskinleştiren çok okumasıdır. 4 bin civarında kitap okuduğunu biliyoruz. 57 yıllık ömür 4 bin kitap nasıl okunur? Savaş meydanlarında da okursanız okunur. Çanakkale Savaşları’nı incelerken Atatürk’ün arkadaşlarına yazdığı mektupları inceledim. Atatürk arkadaşlarına yazdığı mektupta kendisine sevgi konusunu işleyen romanlar gönderilmesini istiyor. Atatürk, not defterlerine okuduğu kitaptan notlar yazıyor. Büyük Taarruz öncesinde Çalıkuşu’nu okuyor. 1916’da Muş ve Bitlis’te görev yaparken Osmanlı tarihini ve felsefe kitaplarını okuyor. Milli Mücadele devam ederken İslam tarihini okuyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran lider her şeyden önce iyi bir okur.

ATATÜRK ETKİSİ CANLIDIR, DİRİDİR, YEPYENİDİR!

 Atatürk’ü anlamak zor değil. Yeter ki samimi olalım.

Atatürk, Türk milletinin hayatını değiştiren etkidir. Atatürk etkisi Türkiye’yi emperyalist işgalden, sarayın, sultanın baskısından ve geri kalmışlıktan kurtaran etkidir. Türkiye tarihinin son 400 yılına baktım. Türk milletinin hayatında Atatürk etkisi kadar derin izler bırakan başka bir izle karşılamadım. Başka bir kurtarıcı etki ile de karşılaşmadım. Atatürk etkisi yaşanmış, bitmiş, dünde kalmış, tarih olmuş bir etki değildir. Diridir, canlıdır, yepyenidir.

Hangi siyasi parti olduğu önemli değil. Eğer Türkiye Cumhuriyeti’ni ayağa kaldırmak istiyorlarsa o etkiyi yeniden keşfetsinler.

Oradan alacakları ilhamla bu ülkeyi ayağa kaldırsınlar. Reçete hala orda. Atatürk etkisinin yeniden ortaya çıkması için yeni bir Atatürk beklemeyeceğiz. Atatürk 1938’de öldü ama etkisi burada. O etkiyi harekete geçirecek kim? Benim, sensin, biziz. Bizim çocuklarımız. Atatürk 1930’lu yıllarda şöyle diyor: “İki Mustafa Kemal var. Biri ben, fert olan, fani olan Mustafa Kemal. İkinci Mustafa Kemal’den ise ancak biz diye bahsedebilirim. Yani sizler, çalışan köylü, uyanık, münevver, milliyetperver vatandaşlar. İşte o Mustafa Kemal ölmez.”Biz bugün o ikinci Mustafa Kemal’i hatırlamak için bu işi yapıyoruz. Çocuklarınızı potansiyel bir  Atatürk olmak üzere yetiştirin. Daha büyük örnek var mı? Bu adeta Atatürk’ün vasiyeti adeta. Yeni bir Mustafa Kemal beklemeyin. Atatürk’ü çocuklarınıza bir hayal kahramanı gibi anlatmayın. Sen Atatürk olacaksın deyin. Cinsiyet fark etmez. Çünkü o bir imge. Kızınıza, oğlunuza Atatürk olmayı öğretin. Onu beklemeyi değil” dedi.

ATATÜRK DÜŞMANLARINA CEVAP VERDİ

Atatürk’ün Çanakkale Savaşı’ndaki zaferlerine de değinen Meydan, “Çanakkale’de Osmanlı ordularının başında Alman komutan var. Liman von Sanders Paşa var. Sanders, Atatürk’ü Anafartalar bölgesinin grup komutanı yaptı. 130 bin civarında asker Mustafa Kemal’in komutasına verildi. Bugün Atatürk düşmanları, ‘Mustafa Kemal’in rütbesi yarbaydı. Ondandaha rütbeliler vardı. Çanakkale’nin kahramanı nasıl oluyor’ diyorlar. Çanakkale’de kahramanlık rütbeye göre verilmiyor. Çanakkale’de kahramanlığı yürek, akıl, vatan sevgisi, belirliyor. Çanakkale Savaşı bittiğinde Mustafa Kemal, Anafartalar kahramanı olarak biliniyor. İngilizler, ‘Dünya tarihinde bir milletin hayatını 3 kez kurtaran tek komutan Mustafa Kemal’ diyor. Yunus Nadi o zaman Tasvir-i Efkar gazetesini çıkarıyor. Yunus Nadi, Çanakkale Savaşı’nı anlatan bir sayfa hazırlamış. Bu gazetenin tarihi 29 Ekim 1915. Atatürk’ün 8 yıl sonra cumhuriyeti ilan edeceği tarih. Gazete iki fotoğraf yer alıyor. Birisi Cevat Paşa. Onun için müstahkem mevki komutanı deniyor. 18 Mart 1915 deniz savaşını mimarı. Yan fotoğrafta da Mustafa Kemal için Anafartalar’da, Arıburnu’nda düşmanı durduran komutan deniliyor. Yani Çanakkale’nin deniz ve kara kahramanı yan yana. Enver Paşa, Atatürk’ün fotoğraflarının basılmasını yasaklıyor. Yunus Nadi, Atatürk’ün fotoğraflarını basıyor ama gazete 10 gün kapanıyor. Bir kere Atatürk’ün fotoğrafı basıldı mı bu diğer gazetelere de yansımaya başlıyor” diye konuştu.

“ATATÜRKÇÜLÜK UMUTSUZ ZAMANLARIN İDEOLOJİSİ”

“Birinci Dünya Savaşı 1,5 milyon insanımıza mal oldu” diyen Meydan, “Bunun çoğu genç. Gidenler geri dönmedi. Dönenler sakat. Nüfus kadınlar ve yaşlılardan oluşmaya başladı. Anadolu dışında neredeyse toprağımız kalmadı. Rusya’dan buğday almaya başladık. İstanbul’da temel tüketim maddelerini bulmak çok zor. Savaş kaybetmiş bir milletin psikolojisini düşünün. Herkesin umutsuz olduğu o dönemde Mustafa Kemal Paşa umudunu koruyor. Onun için Atatürk’ün en önemli özelliği nedir diye soranlara umudunu kaybetmemek diyorum. Atatürk dönemin gazetecisi Ruşen Eşref’e röportaj veriyor. Aylar sonra Ruşen Eşref, Atatürk’ten imzalı bir fotoğraf istiyor. Atatürk imzaladıktan sonra fotoğrafın yanına şunları yazıyor: ‘Her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet yalnız aziz memleket ve milletim hakkındaki sınırsız muhabbetim değil. Bugünün karanlıkları, ahlaksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye çalışan bir gençlik gördüğümdendir.’ Şu muhabbeti yapmayalım. O zamankiler idealistti. Şimdikilerden adam olmaz. Bu doğru değil. Asla milletten umudunuzu kesmeyeceksiniz. Atatürk, milletten umudunu hiç kesmemiştir. O milletin yanına gitmiş, onun omzuna dokunmuş ve onunla birlikte yürümüştür. Herkes umutsuz olabilir ama benim umutsuz olmaya hakkım yok. Atatürkçülük en umutsuz zamanların ideolojisidir. İşte bugünlerde ihtiyaç duyduğumuz fikirdir Atatürk. Umudun kaybolduğu ortamda umudun adıdır Atatürk. Bazıları, ‘Ben oğlanı yurt dışına gönderdim.Orada bir gelecek var’ diyor. Böyle bir Atatürkçülük yok” ifadelerini kullandı.

“AMERİKAN BAŞKANLARINA GÜVENİLMEZ”

İzmir’in işgalini de anlatan Meydan, “İzmir’de katliam var. İzmir’de Yunan ordularının ne işi var. Paris’te buna karar verildi. Savaştan sonra Paris Barış Konferansı toplandı. Güya barış konferansı. Batı ikiyüzlüdür. Aylarca görüşüyorlar. O konferansta Fransa Başbakanı, İtalyan Dışişleri Bakanı, İngiltere Başbakanı, Yunan Başbakanı ve Amerikan Başkanı Wilson var. Wilson 14 ilke yayınlamış. ‘Her millet çoğunlukta olduğu yerde devlet kuracaktır. Türkler de Anadolu’da kendi devletlerini kurar’ diyor. Hep birlikte bu sefer İzmir’in işgaline karar veriyorlar. Yunan ordularını İzmir’e çıkarak İngiliz, Fransız donanmaları o sırada Ege’de demirliydi. Kortej oluşturup işgali seyrediyorlardı. Hedef Türkleri Anadolu topraklarından çıkarıp atmak. İzmir’in işgaline Anadolu’da tepki doğdu. Sultanahmet Meydanı’nda kürsüye Halide Edip çıkıyor. Kürsüsünün altındaki levhada Wilson Prensipleri’nin 12. maddesi yer alıyor. Wilson’a verdiği sözü hatırlatıyor. Her millet çoğunluğu olduğu yerde bağımsız olacaktı. Bunu hatırlatıyoruz. İzmir’i işgal ettiniz. Halide Edip konuşma yapıyor. Meydanda 200 bine yakın bir kalabalık var. Halide Edip hanım bağımsızlığa vurgu yapıyor. İzmir’in işgalini kabul etmeyeceğimizi söylüyor. Biz o günden beri Amerikan başkanlarına güvenilmeyeceğini biliriz. Wilson’un hazırladığı maddelerde milletlerin özgürce yaşam hakkı ve kendi kaderlerini belirleme hakkına vurgu yapılıyor ama öbür taraftan aynı Amerika İzmir’i işgal ettirdi. Biraz tarih okursanız Wilson’dan beri Amerikan başkanlarına hiç güvenilmemesi gerektiğini bilirsiniz” dedi.

 Ünlü Tarihçi yaptığı sunumu uzun araştırmalar sonucu belgelere dayanarak anlattığını ve tarihin gerçekliğini saptırmak, örtbas etmenin mümkün olmadığını ifade etti. Yaklaşık iki saat süren söyleşi, izleyiciler tarafından ilgiyle izlendi. Güzel dönüşler gelen izleyicilerden, “nasıl bitti anlamadık, sanki yarım saat geçmiş gibi. Sinan Bey’i tekrar Alanya’da görmek istiyoruz.” Yorumları geldi.

 Söyleşinin ardından, Alanya Belediye Başkan Yardımcısı Abdullah Akbaş, Alanya Kent Konseyi Başkanı Nurhan Özcan, Tarihçi Yazar Sinan Meydan’a plaket ve hediye vererek, teşekkür ettiler.

 İzleyiciler, Ünlü Tarihçi Yazar Sinan Meydan’a kitap imzalatmak için uzun kuyruk oluşturup, kitaplarını imzalatıp, hatıra fotoğrafları çektirdi.