Bizans kaynaklarında “Tokonion” olarak zikredilen şehrimizin adını batılı kaynaklarda; “Ycconium, Conium, Stancona, Conia, Cogne, Cogna, Konien, Konia.” olarak görürüz.

İsa’dan önce 47-50 ve 53 yıllarında Hıristiyan azizlerinden St. Paul şehri ziyaret etti ve şehir önemli bir dinsel merkez olarak gelişti. Bu nedenle Hıristiyanlar ona, “İsa’nın tasviri” anlamına gelen “İkonyum” adını verdiler.

Abbasiler burayı alınca “Kuniye” olarak çevirdiler. Türkler bu ismi Konya olarak değiştirdi.

Arapların Kuniya dedikleri şehrimiz, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde bir daha değişmeyerek günümüze kadar gelen Konya ismine kavuşmuştur.

İşin aslı kısaca bu şekildedir lakin halk arasında dilden dile anlatılagelen, Konya adıyla alâkalı farklı rivayetler de var.

Konya adının nereden geldiği ile ilgili biri Batı kaynaklı, diğeri İslami kaynaklı iki efsane var. Bunlardan Batı kaynaklı efsane şu şekildedir:

Şehre bir ejderha dadanır. Ejderha her gün Takkeli Dağ’dan şehre inip birini yakalar ve oracıkta yer. Şehirde yaşayanlar can korkusundan dışarı çıkamazlar. Şehirde hayat durma noktasına gelir. Bir yiğit çıkar, ejderhayı öldürür, ahali rahat bir nefes alır. Ejderhayı öldüren kişiye şükran ifadesi olarak bir anıt yapılır ve üzerine de olayı anlatan bir resim çizilir.

Bu anıta verilen isim, “İkonion” dur. İkonion adı zamanla İcconium’a dönüşürken, Roma döneminde İmparator adlarıyla değişen yeni söyleniş biçimlerine rastlanır. Bunlar; “Claudiconium, Colonia, Augusta İconium” dur.

Şehirde anlatılan ve diğer efsaneye göre daha çok benimsenen İslami kaynaklı efsane ise şu şekildedir:

Horasandan iki derviş memleketlerin üzerinden uça uça geçiyorlarmış. Amaçları kendilerine yerleşecek bir yurt bulmakmış. Uça uça Horasan’dan Anadolu’ya gelmişler. Tam Konya üzerine geldikleri sırada yeşil bir düzlük görmüşler. Burası çok hoşlarına gitmiş.

Dervişin biri arkadaşına sormuş:

- Konalım mı?

Diğer derviş cevap vermiş:

- Kon ya.

İki derviş gökten inerek yeşil düzlüğe yerleşmişler ve bu tarihten sonra kondukları şehrin adı Konya olmuş.