Ekonomi yönetimleri küresel veriler içinde “kamu, özel, millet” sektörü başlığı altında üç farklı girişim ve yatırım biçiminden bahsederler. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları “karma ekonomi sistemi” diye tanımlamışlar ama hükümetler özel ve devlet sektörü dışına çıkıp halka uzanıp da karma sistemin olgunlaşmasına ön ayak olmamışlar, millet sektörünü faaliyete geçirecek yapılanmalara pek önem verilmemişlerdir.  Orta ve alt tabaka, küçük sermayenin birleştirilmesi yönündeki adımlardan hep kaçmışlar, sermayenin adil ve geniş tabana yayılmasına sıcak bakmamışlar, sürekli özel sektör yanlısı, kapitalist düşünce eğilimindeki siyaseti izlemişlerdir. Siyaset Türk ülküsü çizgisinden özel sektör hayranlığı sağcılık ideolojisine kaydırılmıştır. Küçük sermayeleri birleştiren kooperatif, vakıf, dernek vs. işletmeler politikacılardan destek görmemiş, halk bu tür birlikteliklerden uzaklaştırılmıştır…

Bir ülkenin kalkınmışlığı devlet sosyalizmiyle mi? Özel sektör kapitalizmiyle mi? Halkının da zenginleştirilmesiyle mi ölçülmelidir? Tartışmasının esası budur. Son günlerde ekonomi ve piyasaya yansıyan fatura bedellerindeki fahiş artışın en temel nedeni tüm üretim araçları ve kamu hizmetlerinin özel sektöre devrinde aramak gerekmektedir. Elinizi kaptırdığınız kapitalden kolunuzu kurtarmak güçtür. Aktif hayatta ise gövde de tehlike ve tehdit altındadır.

Devlet sektörünü pek fazla eşelemek gerekmez. Özel sektöre verilmesinde sakınca görülecek ağır sanayi kalemleri içinde yorumlanabilecek askeri sahayı daha çok ilgilendiren teknik ve teknoloji ağırlıklı üretimin yapılabileceği yatırım araçlarıdır. “Elektrik, su, akaryakıt, ulaşım vs.” hizmetler devlet desteğine muhtaç kamu hizmetlerinden sayılmalıdır. Özel sektöre devredilince devlet bile altından kalkamaz hale gelecektir. Şu an elektrik faturaları, akaryakıt zamları vs. kamu hizmeti öncüsü belediyeleri de zora sokmaktadır.  Öyleyse vatandaş nicedir!..

Sömürü düzenleri içinde yorumlanınca hassasiyet “kıldan ince kılıçtan keskin bir nüanstır.” Politikacılar özlerine dönmeli, özeleştiri yapmalı, ülkesel ve küresel kavram içinde dünyevi durum değerlendirip siyasi hedefleri daha düzgün seçmelidir. Piyasa mikrofondan nutuk atmakla düzelmiyor. Meclis tüm yetkilerini kişiye devreder; kişi de tüm hizmetleri özelleştirir ise özel sektör sermaye gücünü art niyetle kullanabilecek, siyaseti kontrolü edebilecektir. Üretici ve tüketicinin parayla güreşmesi imkânsızdır. Siyasetin izlediği yol çıkmaz sokaktır…

Dedikodu ve karşılıklı laf yetiştirmeden ileri gitmeyen politika; el yakan fatura, sönen ocak, iflas eden işyerini göremiyor. Her tarafta “yandım anam!..” naraları yükseliyor. “Girdap mıdır, kör düğüm mü” bilinmiyor. Kurtuluş yolları elbet vardır. Devlet sektörü irdelenmeli, millet sektörü desteklenmeli, esnafın, halkın, üreticinin, tüketicinin, turizmcinin, Anadolu’nun sesine kulak verilmeli; siyaset politik çıkamaz ve yalan makinası girdabından kurtarılmalı, politikacı güven kazanmalıdır. El yakan faturalar geldikçe siyasete ve siyaset kurumlarına güven kalmamıştır…