18 Mart; yedi düvele meydan okuyan ve dize getiren şanlı ecdadımızın zafer günüdür.

   “Ne çelik tabyalar ister ne siner hasmından;

   Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?”

***

     Çanakkale…

     İmanın, inancın ve vatan sevdasının adıdır Çanakkale…

     Kınalı kuzuların kurban oldukları yerin adıdır Çanakkale…

     Zamanın süper gücü olan İngiltere ve Fransa ile birlikte İngiliz sömürge devletleri Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, Hindistan, Mısır ve Afrika güçlerine karşı, en modern silahlara, gemilere karşı direnişin adıdır Çanakkale…

     “Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.

     Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.

     Doğacaktır sana va'dettigi günler hakk'ın...

     Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.”

***

   18 Mart; kadınıyla erkeğiyle, yediden yetmişe kahraman bir milletin, bütün imkansızlıklara rağmen çağın en gelişmiş ordularını mağlup ettiği gündür.

   “Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,

   Kaynıyor kum gibi… Mahşer mi, hakikat mahşer.

   Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,

   Ostralya’yla beraber bakıyorsun: Kanada!”

***

   18 Mart; şanlı Türk tarihinin altın sayfalarından olan, eşsiz kahramanlıkların yaşandığı, vatan ve millet sevgisinin sembolleştiği, ülkenin her köşesinden gelen gençlerin vatanı, milleti ve dini için canını feda ederek "Çanakkale geçilmez" destanını yazdığı gündür.

   “Âsım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek:

   İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.

   Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…

   O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar…”

***

   18 Mart; sadece Türk tarihinin değil bütün dünya tarihinin akışının değiştiği gündür.

   18 Mart; Kurtuluş Savaşı'nın meşalesinin ateşlendiği gündür.

   “Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz…

   Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.”

***

   18 Mart; kutsal vatan topraklarını canları pahasına koruyarak şehitlik makamına ulaşan yüce ecdadı bir kere daha hatırladığımız, minnettarlığımızı, şükran duygularımızı sunduğumuz kutlu bir gündür.

   “Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

   Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

   Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!

   Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.”

***

   Ey şehitler tepesinin aziz nöbetçileri!

   Bugün, al bayrak memleket ufkunu baştanbaşa donatıyorsa; sen göğsünü siper ettiğin içindir düşmana, sen canınla beslediğin, kanınla suladığın içindir toprağı.

   “Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

   Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.”

   Balkan, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ile Yemen, Hicaz, Mısır, Filistin, Libya, Kafkasya ve diğer cephelerde savaşan, şehit ve gazi olan ecdadımızı minnetle yad eder, Allah’tan rahmet dilerim.