Sahtekarlık, taciz, cinsel istismar gibi suçları işleyen suçlular üzerinden kurumların yıpratılmaması gerektiğini ifade eden Miran, “Bu durumları, içinde taşıdığı art niyetini ifşa etmek ve fırsat olarak görmek de büyük bir ahlaksızlıktır. Kişiliği bozuk, ahlaksız bir birey toplumun her katmanında, her kısmında, her yerde maalesef olabilmektedir. Kişilerin yaptıkları kötülükler bütün bir camiaya mal edilmemeli; evrensel bir ahlaki ve hukuki düstur olan suçun şahsiliği prensibi çerçevesinde ahlaksızlık kurumsal yaftalamaya dönüştürülmemeli, kurumsal itibar suikastına teşebbüs edilmemelidir” dedi.

“AYMAZLIK VE BÜYÜK BİR TERBİYESİZLİK"

Erol Mütercimler’in katıldığı bir televizyon programında “O imam hatipten mezun olanlar bakın karşımıza ne olarak çıkıyor, sahtekar, cinsi sapık, ahlaksız” ifadelerini kullanmasının, bir tek ahlaksız üzerinden okulları, kurumları, camiaları yaftalamasının aymazlık ve büyük bir terbiyesizlik olduğunu belirten Miran, “Belli bir mevkiyi işgal eden ve mansıp sahibi biri, milyonların gözünün içine baka baka toplumsal vicdanı yaralayacak şekilde okulları suç mahalliymiş gibi ilan etme hakkına sahip değildir” diye konuştu.

Miran sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bireysel ahlak yoksunluğunun istenmeyen tezahürleri olarak okullarımızda, kurumlarımızda, sosyal hayatımızda görülen taciz veya istismar vakalarının toplumsal sorumlulukla bağdaşmayan, ifade özgürlüğünü iftira özgürlüğüyle karıştıranlarca keyfî bir fütursuzlukla suçlunun dışında herkesi suçlayan bir edayla işlenmesi kabul edilemez. Kötülük anormaldir, ahlaksızlık günahtır. Ahlaksız, hangi posta bürünmüş olursa olsun mutlaka cezalandırılmalıdır. Sahtekar birisinin oynadığı oyun ortaya çıkınca içinde bulunduğu yapıya ne kadar uzak olduğu çok net bir biçimde anlaşılmaktadır. Tecavüzcüyü, tacizciyi, kişiliğine bakmak yerine kimliğine göre değerlendirip, kendi görüşüne yakınsa savunmaya, aklamaya, ancak farklı bir ideolojiye sahipse canla başla saldırmaya kalkanlar, en az suçlu kadar ahlaksızdır.”