Konya’da “Nerelisin?” sorusuna “Başaralıyım” cevabını verince “Deli Pınar’dan sen de su içtin mi?” derler. Bu imalı soruyla ne kastedildiğini soran da bilir, cevaplayan da bilir.

       Ben de bir Başaralı olarak “Deli Pınar’ın suyundan içtin mi?” sorusuna hayatımın her döneminde maruz kalmışımdır. Her seferinde “Evet çokça içtim, kana kana içtim.” Cevabını vermişimdir.

       Selçuklu ilçesine bağlı Başarakavak Mahallesi, Altınapa Barajı’nın biraz gerisinde, şehir merkezine 42 km uzaklıkta, pınarlarıyla, dereleriyle, yemyeşil doğası ve temiz havası ile bilinen bir kasabadır. Gerçi kasaba, köy falan kalmadı bütün yerleşim yerleri mahalle oldu.

       Ailemden, köylülerimden duyduğum ve çocuk aklıyla doğruluğuna emin olduğum bu efsaneyi mahalle arkadaşlarıma anlatmıştım da bana hiçbiri inanmamıştı. Hatta benimle dalga geçmeyi de ihmal etmemişlerdi.

       Arkadaşlarımla diyaloğum şu şekildeydi:

       “Köyde bir pınar varmış, aslında bir tane değil çok pınar varmış da bir tanesinin suyundan içen deliriyormuş, adı da zaten Deli Pınar’mış.”

       “Hiç öyle şey olur mu?”

       “Bizim köylüler o pınardan hiç su içmezlermiş. “

       “Pınarın suyu insanı delirtir mi?”

       “Valla deliriyormuş, babam söyledi.”

       “Baban seni kandırmış anlaşılan.”

       “Yok değil, annem de anlattı aynısını.”

       “Nasıl deliriyormuş pınarın suyunu içen?”

       “Sille’nin gavurları gelirlermiş bizim köye. Her seferinde Deli Pınar’ın başına giderlermiş, orada saatlerce oturup pınardan testi testi su içerlermiş. Pınarın suyunu içtikçe bağırır, çağırır, şarkı söylerlermiş, bazen de aralarında kavga ederlermiş.”

       Bu sohbetin ardından arkadaşlarımın benimle bolca dalga ve makara faslı başlamıştı. Hayatımın her döneminde “Deli Başaralı” takılmalarına bütün köylülerim gibi ben de maruz kalmışımdır.

       Doğrusu pınarın suyunun delirttiği falan yok, zaten imkânsız bir şey. İşin aslı bambaşkadır. Şöyle ki; Başarakavak, Sille’ye çok yakındır. Hatta eskiden Başarakavak, Sille Nahiyesine bağlı bir köydü.

       Mübadeleden önce Sille’de çok gayrimüslim yaşarmış. Silleli Hristiyan ahali yakın olması sebebiyle Başara’ya sık gelirlermiş. Bu gelişlerde suyunun çok soğuk olmasından dolayı Deli Pınar’a mutlaka uğrarlar, orada mola verirlermiş. Mola esnasında şarap dolu testiyi soğusun diye pınara koyarlar, şarap soğuyunca da pınardan testiyi alıp içerlermiş. İçince de sarhoş olurlarmış. Ömrü hayatlarında hiç sarhoş görmemiş, şarap nedir tatmamış Başaralılar da bunların pınardan testiye su doldurup içtiklerini, su içince delirdiklerini zannederlermiş. Birbirlerine; “Aman bu pınarın suyunu içmeyin, içen deliriyor!” derlermiş. Pınarın adı da bu olaylara istinaden Deli Pınar olarak kalmış. Halbuki Silleli gayrimüslimlerin İçtikleri pınarın suyu değil, Deli Pınar’ın buz gibi sularında soğuttukları testi dolusu şarapmış.

       Çok eskiden beri anlatılagelen bu hikâye ecdadımızın ne kadar pak ve temiz insanlar olduğunun ispatıdır.