Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Alanya Şubesi Başkanı Ali Can Atalay, Afganistan’da görev yapan avukatların ölüm, işkence, tutsaklık veya açlıkla karşı karşıya olduğunu söyledi. Tehlikedeki Avukatlar Günü nedeniyle baro temsilciliğinde açıklama yapan Atalay’a üyeler de destek verdi. Tehlikedeki Avukatlar Günü’nün daha önceki yıllarda farklı ülkelere bu yıl ise Afganistan’a odaklandığını açıklayan Atalay, bu ülkedeki avukatlık ve yargı sisteminin kangrenleşmiş sorunları olduğunu söyledi.

Atalay, “Ağustos 2021’de Taliban güçlerinin iktidarı ele geçirmesi ile birlikte bugün artık bağımsız bir avukatlık mesleğinden söz edilemediği gibi işleyen bir yargı sisteminden de söz edilemiyor. Taliban’ın iktidarı alması ile birlikte 2008 yılında kurulan Afganistan Bağımsız Barolar Birliği’nin (AIBA) yetkileri iğdiş edildi. Kuruluşundan bu yana, kültürel, sosyal ve ekonomik kısıtlamalara rağmen, AIBA kadın savunma avukatlarının rolünü teşvik edebilmiş ve sosyal adalet alanında, özellikle de kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet vakalarında mağdurların haklarının korunması için savunuculuk yaptı. Ağustos 2021’de Afgan hükümetinin düşmesi, yirmi yıllık ilerlemeyi neredeyse bir gecede sildi. Ülkenin tüm yargı sistemi esasen çöktü. Afganistan’ın 2004 Anayasası da dahil olmak üzere Ağustos 2021 itibariyle yazılı hukuk düzenlemelerinin tamamı yürürlükten kalktı. Bugün Afganistan’da Taliban tarafından öne sürülen şeriat hükümleri uygulanıyor. Taliban güçleri tarafından ilan edilen yönergelerin büyük çoğunluğu kadınların sahip olduğu eğitim ve çalışma hakkı gibi pek çok hakkı ortadan kaldırdığı gibi, toplumun tamamı yönünden basın ve ifade özgürlüğü, seyahat özgürlüğü, özel hayatın gizliliği de dahil temel insan hakları üzerinde kısıtlama getiriyor. Yanı sıra yaklaşık 2 bin kadar yargıç yeni rejim tarafından ihraç edildi. Taliban tarafından atanan yeni yargıçların çoğunun laik hukuk kurumlarından ziyade dini kurumlardan mezun oldukları bildiriliyor.

“AVUKATLAR HÜKÜMLÜLERİN SALDIRISINA UĞRUYOR”

Taliban güçleri hükümeti ele geçirdikten hemen sonra hapishanelerin kapılarını açtığı için onlarca avukat serbest kalan eski hükümlüler tarafından tehdit edilmekte yahut saldırıya uğruyor. Bu tehditlerin bir kısmı Taliban mensubu olduğu iddiası ile yargılanan kişilerin kendi avukatlarına yahut karşı taraf avukatlarına yönelik besledikleri intikam duygusundan ileri gelmekte iken, özellikle toplumsal cinsiyet temelli şiddet vakalarında kadınları temsil eden yahut boşanma davalarında kadınları temsil eden avukatlar çok ciddi bir risk altında. Yine daha önce insan hakları kurumlarında çalışmış yahut politik davalarda hak ve özgürlük temelli savunmanlık yapmış avukatlar da bu tehditlerden ağır şekilde etkileniyor.

“7 AVUKAT ÖLDÜRÜLDÜ”

Taliban rejimi 22 Kasım 2021’de AIBA’nın avukatlara ruhsat verme yetkisini kaldırdı. AIBA’nın tasfiyesinden bu yana 7 avukat öldürüldü ve 146 avukat soruşturma geçirdi yahut tutuklandı. Birçok avukat ise aileleri ile birlikte ülkeyi terk etti. Ülkeyi terk edebilme kanallarından yoksun olan avukatların ise aileleri ile birlikte sürekli yer değiştirerek ülke içerisinde saklanarak hayatlarını sürdürdükleri biliniyor. 22 Kasım 2021 tarihli kararname aynı zamanda mahkemelerde sadece Taliban rejimi tarafından onaylanmış avukatların temsil yetkisi olacağını düzenlemekte. Bu nedenle, daha önce AIBA tarafından ruhsat verilmiş avukatlar Taliban rejiminin aradığı kriterleri yerine getirmek şartı ile yeni bir ruhsat almak zorunda. Avukatlar geçmişteki faaliyetleri ve şeriat prensiplerine ilişkin yaklaşımları esas alınarak değerlendirilmeye tabi tutulmakta. Geçmişte insan hakları alanında çalışan yahut uluslararası organizasyonlarla ilişkisi olan avukatların ruhsat başvuruları otomatik olarak reddediliyor ve bu kişiler artık avukatlık yapamıyor. Daha önce AIBA üyelerinin yüzde 25’ini kadınlar oluşturmasına rağmen şu ana kadar Taliban rejimi sadece erkeklere ruhsat verdi. Sonuç olarak, öncesinde yasal gereklere uygun bir şekilde AIBA üyesi olan avukatların önemli bir kısmının bugün mesleklerini icra etmeleri yasaklanmış durumda. Afganistan’daki meslektaşlarımız doğrudan ölüm, işkence, tutsaklık veya açlıkla karşı karşıya. Ülkeyi terk edebilenler ise özellikle Avrupa Birliği’nin riyakar sınır ve göç politikaları karşısında çok ağır sorunlar yaşamakta. Bu tablo karşısında ister Afganistan’da olsun ister ülkeyi terk etmiş olsun, meslektaşlarımızla dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtmek istiyoruz” dedi.