Sirkeli’nin açıklaması şu şekilde:

Kadınların mücadele ateşini, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 40 bin kadın dokuma işçisi, ABD’nin New York kentinde, bir dokuma fabrikasında 8 Mart 1857'de greve başlayarak yaktı. Sadece "daha iyi çalışma koşulları" istiyorlardı ve başlattıkları grevde çıkan yangında 129 kadın can verdi. Bu feci olayın tarihi 8 Mart 1857'ydi.

Tarihe büyük bir emek mücadelesinin anma günü olarak geçen 8 Mart, Alman politikacı ve kadın hakları savunucusu Clara Zetkin ve onun gibi emek veren tüm kadınların uzun süren mücadeleleri sonunda dünyada özellikle kadın emeğinin sömürüsüne karşı direnişin simgesi haline gelmiştir.

1977 yılında BM tarafından “Emek” kelimesi çıkarılarak “Dünya Kadınlar Günü” haline getirilen 8 Mart; bir “kutlama” günü değil; Kadınların yüzyıllar süren emek mücadelesinin, kazançlarının, kayıplarının, sadece sermayenin değil, geleneklerin, törelerin, siyasetin kadını nasıl sömürdüğünün konuşulacağı bir “anma” günüdür.

Ülkemizde bu gün “Kadından, “Kadın emeğinden söz edebiliyor olmamızı, “Kadının işgücü olarak üretime katılması, toplumsal yaşamda hak ettiği yerde bulunması, sadece bireysel değil toplumsal gelişimin, çağdaş ve ileri bir toplum olabilmenin en temel unsurudur.” diyen Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurduğu, Laik Cumhuriyet’e borçlu olduğumuzu hiç unutmamalıyız.

Atatürkçü Düşünce Derneği;

Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda en ön saflarda savaşan, Türk Devrimini ödünsüzce savunan, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün gösterdiği Tam Bağımsızlık hedefine kararlı bir şekilde yürüyen Türk Kadının emeğinin sömürülmesine, her türlü şiddete maruz kalmasına, kadını “yok” sayan zihniyetlere, sessiz kalmamıştır, kalmayacaktır.

Kadını “yok” sayan bir anlayışı bu ülkeye egemen kılmaya çalışanlara Mustafa Kemal ATATÜRK’ün

“Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşmaktadır. Mümkün müdür ki, bir kitlenin bir parçasını ilerletelim, diğerine aldırış etmeyelim de kitlenin tümü ilerleme onuruna erişebilsin. Mümkün müdür ki, bir topluluğun yansı topraklara zincirle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin? Kuşku yok, ilerleme adımları, dediğim gibi iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve ilerleme ve yenilik alanında birlikte yol almak gereklidir. Böyle olursa inkılâp başarılı olur.” sözlerini hatırlatıyoruz.

Laik Cumhuriyet rejimi ile var olan, “Çağdaş, eşit yurttaş” kimliği, Türk Kadınlarının vazgeçilmezidir. İktidar eliyle toplumda yaratılan cinsiyet ayrımcılığı, kadınların ayağındaki prangadır. Cumhuriyet ile özgürleşen kadın, bugün yeniden yok edilmenin kıyısına gelmiştir.

Çağdaş Türk Kadını, emeğinin ve kimliğinin sömürülmesi karşısında direnmeye devam edecektir. Bu uğurda savaşım veren, Tam Bağımsız bir ülke, daha iyi bir dünya kurmak için çaba harcayan tüm kadınlarımızı Mustafa Kemal ATATÜRK’ün devrimci ruhuyla selamlıyoruz…