Diyanet İşleri Başkanı, Sayın, Prof. Dr. Ali Erbaş’ın ümmetçi siyasetin önderleri ve fikir babalarından yazar Sn. Kadir Mısıroğlu’nu ziyareti siyasetçileri ayağa kaldırmış, kafaları allak bullak ettirmiştir. Diyanet teşkilatı ülkemizin en önemli kurumlarından birisidir. Küresel kavramda da hassasiyeti nedeniyle din adamlarının attığı adımların hassasiyeti insanilik açısından bile olsa daha dikkatli davranmayı gerektirir...

Zaten mezhep gözüyle bakıldığı sanılan teşkilat siyasetin tamamen dışına çıkartılmalı ve ilmi kariyeri de dikkate alınarak atama, görevlendirme şekli de belirli seçim atmosferinden geçmelidir. Laik Türkiye üzerinde din kullanılmak suretiyle farklı deneyler yapılmamalıdır. Diyanet, din işlerinde hem dindar insanlara; hem de harici kesimlerin dine bakış açılarında yönlendirici, bütünleştirici tavır sergileyebilmeli, hükümet talimatına kılıf uydurmaya kalkışmamalıdır. Bağımsız yargıdan daha da bağımsız, özgür davranış göstermelidir.. Çünkü din, evrensel ahlakın nizamı için ilâhî emirlerden beslenir…

Laik Devlet İslâm inancının işaret ettiği ve Halifelik Türklerin eline geçmeden önceki Türk Devletlerinde yaşanmış yönetim şekillerindendir. Karahanlılar, Selçuklular ve Halifelik Mısır’dan İstanbul’a taşınıncaya kadar ki Osmanlılar dâhil, Türk devletleri İslâm inancını en iyi şekilde yaşarken halifeden emir almamışlar, halifeye de din işlerinde müdahale etmemişlerdir.   Devlet adamları dini siyasetin dışında tutmuşlardır. Mesele hükümetin diyanete müdahalesi; diyanetin de hükümet emrinde yön tayini İslam ahlakına uygun olmamalıdır. Toplumda infial yaratır, zihinleri karıştırır, allak pullak yapar..

Diyanet İşleri Başkanımızın diğer dinler ahkâmında eser yazmış, çeviri yapmış olmasını çok olumlu karşılamak gerekir. Yunus Emre, ”Dört kitabı ret eden hakikate asidir. Zira tefsir okuyup manasını bilmediler…” diye seslenmektedir…

İslam; devlet yönetim şekli önermemektedir. Dört halife devrinin sonlandırılmasıyla birlikte devam eden aşiret İslâm devletleri bölünmenin önüne geçemediği gibi ayağa kalkıp topraklarını savunamaz haldedir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal konumu, İstiklâl mücadelesi, bağımsızlık savaşı ve “Cumhuriyeti kuran Anadolu halkına Büyük Türk Milleti denir!..” sözlerinin sahibi Atatürk ve bütün Türk büyüklerini saygıyla anmalıdır…

Günümüzde önemli tartışmalara vesile yaratan Milli Eğitim Bakanlığının “andımız” söylemine hukuka itirazen kullanılan Türk Milleti için “topluluk” kelimesi siyasal ve ümmetçi düşüncenin ürünüyle ülkeyi yıpratış şeklini ve misyonunu önce bu çizgideki siyasetçilerimiz irdelemeli ve yol yakınken İslam Devlet idealinden sıyrılıp devletle İslam’ı sıkıştırmaktan vazgeçmelidirler!..