İşte Avcı’nın gözünden maç analizi:

Fransa ,Türkiye maçı Fransızların topu bizim yarı alanımıza sıkıştırarak başladı. İlk tehlikeli ataklarını maçın dörtte biri tamamlanınca yaptılar. Bu anlarda da kaleci Mert olağanüstü güzel kurtarışlar yaparak hem kendine olan güvenini yerine getirdi, hem de takımımızın paniklemesini engelledi. İlk yarı boyunca dört tehlikeli atağı kalemizde görürken ilk karşı kaleyi yoklamamız maçın üçte birlik bölümü tamamlandıktan sonra oldu.

İlk yarıyı beraberlikle bitirmek bizim için şans olduğu kadar beceriydi. Becerinin yanında şans da olunca ilk yarıyı istediğimizi alarak soyunma odasına gittik.

İkinci yarıya teknik ekibin yerinde müdahaleleri ile topu biraz daha taşıyabilme yeteneğimizi gösterebildik. Özellikle Hakan Çalhanoğlu’nun yanında oynayanlarla uyumu ile ilk yarıdaki silik görüntümüzden uzaklaştık. Üstelik Burak ve Ozan Tufan ile gollerde kaçırdık. Defansta Merih Demiral ve Çağlar Söyüncü’nün olağanüstü uyumu ve kalecimiz Mert’in gününde olup harika kurtarışlar yapması, takımımızın top taşıma isteğini eyleme dönüştürmesine sebep oldu.

Grup maçlarında İzlanda maçında duran toplardan yediğimiz 2 gole Fransızlar yine duran topla gollerini atarak bu konudaki eksiğimizin sürdüğünü gösterdiler.

Sevindirici yanı ise refleks göstermemiz oldu. Maçın son çeyreğinde yediğimiz gole çok kısa zamanda harika bir kafa golüyle Kaan ile yanıt verdik.

Bizim için önemli olan grubumuzun favorisi son dünya şampiyonundan evinde puan almak kadayıf üzerine kaymak yemek gibi oldu.

Omuzlarında dünya üçüncülük Apoleti olan Şenol Güneş’i kıyafeti ve korkak futbol oynattığını düşünerek eleştirenler kafalarını kuma gömmekten vazgeçip başarısını alkışlamak zorundalar.