Bir zamanlar, “köylü milletin efendisidir!” denirdi ve kentte kıskançlık oluşurdu. Büyükşehir Belediye yasasıyla birlikte yöremizde köylü kalmadı. Herkes, “Mahalleli” oldu. Köylü ile kentli arasındaki efendilik kıskançlığı da ortadan kalkmış oldu…

Muhtarlar yetki kaybına uğradı. İl idaresi yasasının yüklediği ita amirliği ile birlikte tek kata izin veren imar yetkisi de kaybettiler. Köye imar yasası geldi, tavuk kümesi dahi yapamaz, çocuklarına çadır kuramaz hale getirildi. Cesaret edip yapanlar ise af ve barış yasalarından istifade etti. Vatandaş imar yasasını deldi, yasa koyucularda kendi yasalarını geçersiz kıldı.      

Elektrik ücreti düşüktü. Suyu bedava kullanırdı. Kanalizasyon, çevre temizlik giderleri yoktu. Emlak vergisinden muaf idi. Yıllar akıp gittikçe masraf arttı, geliri alıp götürdü. Geçim sıkıntısı köye de ulaştı. Taşradan merkeze göç hızlandı. Turist umudu şehrin sorunları katladı…

Çocukluk yıllarımda köyde gördüğüm tüm üretim sahalarının her geçen gün silinir, süpürülür bir ivme ile yokluğa doğru akıp gitmesi, geçim, üretim kaynaklarının sürekli daraltılması bu günün iktisadi durumunun habercisi gibiydi…

Boyu bir-iki metreyi aşmayan maki bitki toplulukları orman vasfında değerlendirilip ekim-dikim sahası adı altında küçükbaş hayvan besleyiciliğinin önü kesildi. Yıllardır ekili dikili tarlalar 2b denilerek işgaliye masrafları çıkartılıp satışa sunulması toprak terkine denen oldu. Hayvancılık tükendi gübresi de yok oldu.  Kimyevi gübre ithal tohumu beraberinde taşıdı…

Büyüdükçe insanın kaybolan özgürlüğü misali kentleştikçe köyün havası kirlendi, efendiliğin gidişi beraberinde yerel değerleri alıp götürdü. Bir köy vardı. Orda uzakta kaldı.

Mahalleler kaybolan efendiliğin yerini karşılayacak planlamanın tez elden ele alınması milli bir vazifedir. Farklı ideolojik akımlarda “köy kent veya tarım kentleri” adı altındaki ideallerin uygulanma vakti geçmektedir. Kırsaldaki kaybolan değeri kentte bulma arzusuyla taşınan insanlarımızın da katılımıyla oluşan kent kültürü ve üretim imkânlarının paylaşımı gittikçe ülkeyi çıkmaza, krizlere doğru sürükleyecektir…

Coğrafi konuma göre belirlenen sahalarda vatandasın mevcut haklarının korunması, geliştirilmesi ve üretime sevki için planlama yapılması, kırsaldan merkeze yığılmanın yolu kapanmalıdır. Tüketici kent yapılanması üretici yerel halkla kaynaştırılmalıdır!...