Siyaset baronlarının güncel politikaları inanılması güç noktalara taşınmıştır. Anlaşılması anlatmasından daha zordur. Yalanlar doğruları silip süpürmektedir. Bilgi ilimden, inanç dinden sıyrılmıştır. Her şey şu kadar kolaylaşmış: “Seçim geçsin, tövbe eder, günahlardan sıyrılırız!?..”

Bunun İslam ve ilim temelinde dayanağı yanlış bilinen algıyı ifade etmektedir. Türk ülküsünde yalana talana yer olmadığı bilinmektedir ama, İslamcılık; ideolojisi Batı kültüründen Müslümanlara enjekte edilmeye çalışılan ve İslam dinini siyasal amaçlar için kullanmayı tercihe yönlendirme amaçlı akımıdır. Sivil toplum kuruluşu vakıf, dernek vs.ler incelendiğinde birçoğunun batılı ülkelerden yardım ve destek aldıklarına rastlamak mümkündür. Batılı, yolmayacağı kaza yem atmaz!..

Avrupalının Osmanlı ile ilgilenme projesinin projeksiyonunda “Müslüman Din Adamlarının” ele geçirilmesiyle “Türklüğün Yıpratılabileceği Tasavvur” edilmektedir. Türk askerinin askeri güçle yıkılamayacağı yanında Türkün ölüsü gömülmeden bırakılırsa canlanıp kalkıp yeni devlet kurabileceği korkusu Bizans’ın torunlarının kafasını cırmalamaktadır…

Avrupa medeniyetine kavuşma noktasında eğitim sisteminin sık elenip sık dokunması gerekmektedir. Kilisenin Ortaçağ’dan buyana geliştirdiği mezhepsel din, düşünce anlayışını Müslüman ülkelerde misyonerlik faaliyetleri dikkatlerden kaçmamalıdır. Tarihin akışı, dinler savaşı, mezhepler bu tür işlerin akışını desteklemekte; “din ve ilim” tariflerini politize çıkar lehinde kullandırabilmektedir. Kilise kültüründeki “günah çıkartma, günahlardan arınma, vaftiz” İslamcı kültüre yerleşmektedir..

Bazı medya kültürünün de Siyasal İslam düşüncesiyle eşleştiği ve kilise ahlakının yaygınlaşmasında önayak olduğu bazı sahnelerin milli etik anlayışı yozlaştırdığı düşünülmektedir. Tecavüz olayının “Bir seferden bir şey olmaz” kültüründe yer bulmasında batı etiğinin ilgisi olmalıdır.

“Din ve laiklik” hususundaki tartışmanın da temelinde dinin politik çıkar amaçlı kullanılma ve cumhuriyet ilkelerine karşı durma arzusu yatar. İyi Parti Gn.Bşk. Sn. Meral Akşener’in sosyal medyaya yansıyan, “Hem Müslüman hem laik olunmazmış. Aynı Müslüman; hem hırsız, hem tecavüzcü, hem kumarbaz olunca tık yok ne iş!:” söylemi “eylemi yap, tövbe et!” mantığını iyi açıklamaktadır…

Çağdaş ahlak düşüncesi ile siyaset felsefesi politik taleplerle “erdem ve ahlakın” barışık olmadığına yer vermekte ve politikacının yönettiği toplum açısından “iyiliklere ulaşmak için ahlaksız ve kötücül eylemlerde” mazur görülmesini önermektedir. Türkiye milleti yalan rüzgârından gınaa gelmiş, kötücül siyasetin İslami çerçevede kullanımı toplumu inançlarından soğutmuştur. Türksüz İslam yetimdir!…

Anadolu aşiretlerinin Türklüğünü tarihçiler haykırmaktadır. Politikanın eyalet çağrıştırması “politik dil ve …istan”lı  söylemler ayrılıkçı politikayı kışkırtmakta, beka sorunu yaratmaktadır. Devlet politikası ciddiyet ister, yalan rüzgârı değil. Türkçülüğün fikir babası,  Ziya Gökalp, kimdir? Nerelidir?